1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

'Şiddetin dozu artıyor'

19 Mayıs 2013

Suriye'deki iç savaşın boyutlarını yerinde inceleyen İngiliz gazeteci Fisk, ülkede büyük bir trajedi yaşandığına dikkat çekti. Fisk, kimyevi silahların kullanıldığına dair ise henüz somut kanıt bulunmadığını belirtti.

https://p.dw.com/p/18aeN
Fotoğraf: Reuters

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyesi devletlerin iç savaşın nasıl sonsa erdirilebileceği hususunda anlaşamadıkları Suriye'de dengeler değişmeye başladı. Muhalif gruplar, hükümet kuvvetlerinin yanı sıra birbirleriyle de savaşarak zayıf düşerken, Suriye ordusunun muhalefet karşısında üstünlük kurmaya başladığı bildiriliyor. Öte yandan iç savaşın devletler camiasının müdahalesiyle sona erdirilebileceğini ve bu ortak girişim sayesinde yeni bir küresel güvenlik mimarisi kurulabileceğini savunan uzmanların sayısı artıyor.

İngiliz gazeteci Robert Fisk
İngiliz gazeteci Robert FiskFotoğraf: picture alliance/AP Photo

Kısa süre önce Suriye'den dönen İngiliz The Independent gazetesinin Ortadoğu muhabiri Robert Fisk, Deutsche Welle'nin sorularını yanıtlarken ülkedeki durumu şöyle anlattı:

"Suriye'deki trajediden ülkede yaşayan herkes etkileniyor. Ülkenin geniş kesimleri tahrip ve terk edilmiş durumda. Ekonomik hayat tamamen durmuş. Topçu ateşi kesilmiyor. İç savaştan etkilenmeyen bölgelerdeyse normal hayat devam ediyor. Başta başkent Şam olmak üzere, hükümet kuvvetlerinin kontrolü altındaki bölgelerde kahveler ve işyerleri açık. Asilerin ele geçirdiği Şam yakınlarındaki Daraya'dan sürekli top sesleri geliyor. Savaş uçaklarının buraya bomba yağdırışına şahit oldum."

'Kimyevi silah kullanımına dair kanıt yok'

Cephede izleme imkânını bulduğu Suriye hükümet kuvvetlerinin son derece kararlı ve acımasız olduğunu belirten İngiliz gazeteci Fisk, kendisine son günlerde 700 kadar asinin öldürüldüğünün anlatıldığını ve asker çizmesi altında yüzleri çiğnen yüzlerce cesedin video kaydının seyrettirildiğini belirttikten sonra, Suriye'de kimyevi silah kullanılıp kullanılmadığı şeklindeki soruyu şöyle yanıtladı:

"Suriye ordusunda kimyevi silah olduğu malum. Ancak muhaliflerin iddia ettiği gibi bu silahların kullanıldığına dair herhangi bir kanıt yok. Hükümetin, asilerin kimyevi silah kullandığı şeklindeki iddiası Birleşmiş Milletlerin tespitleriyle uyuşuyor. Kimyevi silahları sorduğum yüksek rütbeli bir subay bana, ‘havadan yaptığımız bombardıman çok daha etkili olurken neden kimyevi silah kullanalım ki?' dedi."

İran faktörü

İngiliz gazetesi The Independent'in Ortadoğu muhabiri Robert Fisk, Suriye izlenimlerini aktardığı Deutsche Welle'ye, asilere silah yardımı yapılması ve İran'ın Suriye iç savaşındaki rolüyle ilgili olarak da şunları anlattı:

"Asilere silah yardımı yapılması iki buçuk yıldır Washington'un gündeminde. Amerikalılar bu opsiyonu sürekli dile getirdikleri takdirde, duruma seyirci kaldıklarının farkına varılmayacağını düşünüyorlar. Batı Hür Suriye Ordusu'nu desteklemek istiyor ama silahların İslamcı grupların eline geçmesinden endişe ediyor. Suriye'de desteklediği El Kaide bağlantılı gruplarla Mali'de savaşması, Batı açısından son derece çelişkili bir durum. İran'a gelince. Bu ülke Suriye iç savaşında önemli rol oynuyor. Çünkü söz konusu olan aslında Suriye değil, İran. Batı, İran'ın bölgedeki son müttefikini dize getirip Tahran yönetimini tecrit etmek istiyor. İran da bunu önlemek için Şam'ı destekliyor. Ama Suriye'ye yaptığı yardımın sembolik olduğu söylenebilir. Hiçbir yerde, komşu ülkeye gönderildiği iddia eden İranlı savaşçılara rastlamadım."

Siyasi bilgiler profesörü Michael Ignatieff
Siyasi bilgiler profesörü Michael IgnatieffFotoğraf: Geoff Robins/AFP/Getty Images

Dış müdahele gerekli mi?

The Independet muhabiri, her iki tarafın da kazanacağı sandığı Suriye'deki iç savaşın muhtemelen en ez iki yıl daha devam edeceğini belirtirken, bu ülkeye çoktan müdahale edilmiş olması gerektiğini savunan siyasi bilgiler profesörü Michael Ignatieff, ağır insan hakkı ihlallerinde devletler topluluğuna koruma sorumluluğu düştüğünü hatırlattı. Michael Ignatieff, Deutsche Welle'nin, Suriye'de bu sorumluluğun nasıl yerine getirilebileceği şeklindeki sorusunu şöyle yanıtladı:

"Suriye'de üç yıldır, Baas rejiminin kendi halkına uçak ve bombardımanla saldırdığı bir savaş cereyan ediyor. Ordu ve milis güçleri sivil halk arasında korkunç katliam yapıyor. Koruma sorumluluğu açısından Suriye, iç işlerini tek başına halletme hakkını kaybetmiştir. Rejim üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmemiştir. Bu nedenle, devletler topluluğunun şiddeti müdahaleyle sona erdirmekle yükümlü olup olmadığı sorusu akla geliyor. Umalım müdahale edilsin. Aksi takdirde kanlı savaş sürer. Şimdiye kadar Suriye'de 70 bin ila 150 bin kişi öldü. Dünyanın önemli bir bölgesi dağılma tehlikesiyle karşı karşıya geldi."

Avrupa silah sevkiyatını tartışıyor

Suriye konferansından beklentiler

Profesör Michael Ignatieff, ABD ile Rusya'nın yapılması üzerinde uzlaştıkları yeni Suriye konferansından ne beklediğini de şöyle özetledi:

"Rusya ile ABD'nin bu konferansta, Suriye'deki katliam ve tahribata dur demeyi kararlaştırabilirler. Başkan Putin'e çözüme ortak olmakla anlaşmazlığın bir parçası olmak arasında tercih yapmak düşüyor. Çözüm formülü önce ateşkes, ardından da geçiş yönetimi kurmak olabilir. O zaman Esad rejimine iktidardan çekilme imkânı yaratılmış olur. Önemli olan kurumlarıyla birlikte Suriye devletinin toprak bütünlüğünün korunmasıdır. Bu başarılabildiği takdirde Suriye'ye barış gücü gönderilebilir. Karşılıklı nefret duyan halk gruplarının barışması ve birbiriyle konuşmaya alışması lazım. Mezhep farkları ve Suriye'nin silah deposuna dönmüş olması bakımından bu kolay olmayacaktır. En kötü ihtimalle, çatışmalar sürecektir."

@Deutsche Welle Türkçe

Michael Hartlep / Ahmet Günaltay

Editör: Murat Çelikkafa