1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

SZ: Mülteci sorununun etik ve gerçekçi çözümü yok

5 Şubat 2017

Almanya'da hafta sonu gazetelerinde AB ve ABD'nin göç ve mülteci politikaları, İran-ABD gerilimi ve Fransa'daki seçimler ile ilgili yorumlar öne çıkıyor.

https://p.dw.com/p/2X0zd
Flüchtlinge am kroatisch-slowenischen Grenzübergang Harmica Rigonce
Fotoğraf: picture-alliance/PIXSELL

06.02.2017 - Alman basınından özetler

Süddeutsche Zeitung'da yer alan Thomas Kirchner imzalı yorum, AB ile Donald Trump'ın göç ve mülteci politikalarını karşılaştırıyor. "Çifte standart" başlıklı yorumda Meksika sınırına inşa etmeyi planladığı duvar nedeniyle Trump'ı yerden yere vuran AB, iğneyi önce kendine batırmaya çağırılıyor:

"AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini Malta'daki zirvede 'Eğilimimiz iş birliği ve ortaklık yönünde' ifadesini kullandı ve 'Duvarlara inanmıyoruz' dedi. Nasıl yani? Akdeniz'e duvar örmek mümkün olmayabilir, ancak konu uyum olunca AB de aynı yönde ilerliyor. Sevilmeyen bir otokratla varılan bir uzlaşmayla Akdeniz'in doğusundaki sığınmacı rotası engellendi. Şimdiyse hedef Akdeniz'in ortasından geçen kapıyı sürgülemek… Yarı yolda durdurulan ya da geri gönderilen sığınmacılara ne olacağı belirsiz. Mülteci kamplarının insanlık onurundan uzak koşullarının düzeltilmesi ise sadece bir umuttan ibaret… Mülteci sorununun etik ve aynı zamanda gerçekçi bir çözümü yok. Buna inanan sadece kendini kandırıyor. AB biraz daha dürüst davransa, Trump hakkındaki eleştirilerinde uluslararası topluma karşı daha inandırıcı bir konuma sahip olur.”

Ulm'de yayımlanan Südwest Presse ise ABD ve İran arasında tırmanan gerginliği irdeliyor:

"ABD'li yorumculardan biri endişeli bir şekilde ‘Donald Trump İran'la tweet atarak savaş başlatmaya mı uğraşıyor' diye sormuştu. Daha göreve başladığının ikinci haftasında yeni ABD Başkanı ile İslam Cumhuriyeti arasındaki retoriğin tonu tehlikeli derecede yükseldi. Yakında Avrupa 2003'te George W. Bush ve Tony Blair'in Irak'ta Saddam Hüseyin'e karşı yürüttüğü tehdit kampanyalarını yeniden yaşıyormuş hissine kapılabilir. Orta Doğu'ya yabancı ülkelerin müdahalesinin işleri daha da batırdığı sanki unutulmuş gibi. Zira Bush ve Blair olmasa IŞİD ortaya çıkamazdı. Ve Bush ve Blair olmasa Avrupa bugün İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana yaşanan en büyük sığınmacı dalgasıyla karşı karşıya kalmazdı.”

Straubinger Tagblatt'ın yorumu ise göreve geldiği ilk günden bu yana birbirinden tartışmalı kararlara imza atan ABD Başkanı Trump hakkında:

"Trump'a 'aynen böyle devam et' sinyali verilmemeli. Trump'ın eylemleriyle oluşturduğu boşluğu kullanıp şekillendirmek diğer siyasi aktörlerin elinde. Bu, Trump'a bırakılmamalı. Eğer Trump ABD'nin dünyanın gözündeki değerini alçaltmak istiyorsa, bırakın yapsın. Yaptıklarının sorumlusu kendisi, sonuçta en geç dört yıl sonra ABD'de yeniden başkanlık seçimleri yapılacak."

Karlsruhe'da yayımlanan Badische Neueste Nachrichten gazetesi ise hafta içinde Louvre Müzesi önünde düzenlenen palalı saldırının Fransa'daki seçimlere olası etkisini değerlendiriyor:

"Fransa terör tehdidiyle yaşamayı öğrendi öğrenmesine ancak her yeni saldırı toplumda başka bir iz bırakıyor. Bir adam Louvre'un önünde sadece bir askeri palayla yaralamadı. Bu, dünyanın en ünlü müzesine, Fransa'nın sembollerinden birine, kültürüne yapılmış bir saldırıydı. Hem de cumhurbaşkanlığı seçimlerine 80 gün kala… Bu gibi terör saldırıları seçim sonuçlarını etkileyecektir. Çünkü geçen haftalarda ekonomiyle ilgili soruların altında kalan güvenlik konusu yeniden su üzerine çıktı. Bu özellikle de Ulusal Cephe lideri Marine Le Pen'in ekmeğine yağ sürecek."

©Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Banu Wöltje