Tüm nesil tehdit altında

Teknoloji gelişip, internetin insanlığa sunduğu yenilikler arttıkça, yaşamlarımız daha da kolaylaşıyor. Ancak her iyi şey zamanla bazı olumsuzlukları da beraberinde getirebiliyor. Tıpkı internet gibi.

Klaus, bir süredir internet dünyasında kaybolmuş durumda. İlk kez 1990’lı yılların sonunda internetle tanışan Klaus, o dönemler interneti normal seviyede kullanıyormuş. Her gün internete girme ihtiyacı da hissetmiyormuş.

Ancak bir süre sonra "Final Fantasy" ve "Warcraft" gibi oyunlara kendini kaptıran genç adam, zamanla arkadaşlarını ve tanıdıkları ihmal etmeye başlamış.

Klaus yaşadıklarını, ”Zaman geçtikçe daha da önemli hale geliyor. Yani kahvaltı masasına oturuyorsunuz ve her zaman onu düşünüyorsunuz. Bir süre sonra daha da aşırı hale geliyor. Öyle ki uyanır uyanmaz yaptığım ilk şey bilgisayarı açmak ve oyun oynamaktı. Günün en önemli olayı buydu benim için. Diğerleri, yemek, yıkanmak önemsiz ek işler haline geldi" sözleriyle anlatıyor.

Yoksunluk sendromu

Alman hükümetinin son uyuşturucu ve bağımlılık raporu, Klaus’un bu durumdaki tek kişi olmadığını gösteriyor. Raporda, internet bağımlılığının sosyal bir sorun haline geldiği vurgulanıyor. İnternet bağımlılarının sayısı konusunda ise sadece tahmin yürütülebiliyor. Rapora göre, 14-64 yaşları arasındaki 560 bin kişi internet bağımlısı. Toplam 2,5 milyon kişi de sorunlu internet kullanımı kategorisinde yer alıyor.

Rhein-Jura Psikiyatri, Psikosomatik ve Psikoterapi Kliniği başhekimi Michael Bender, internet bağımlılarının alkol ve eroin bağımlılarıyla aynı semptomları gösterdiğini söylüyor. Bağımlıların yoksunluk sendromundan muzdarip olduklarını kaydeden Bender, bu kişilerin internet olmadan yapamadıklarını belirtiyor. Çoğu diğer sosyal aktiviteleri ve boş zamanlarını ihmal ettiğini fark etse de buna karşı harekete geçemiyor.

Anneler çocuklarını bile ihmal edebiliyor

Hannover Çocuk Hastanesi Çocuk ve Genç Psikiyatri Bölümü başhekimi Christoph Möller, uzun saatlerini internette geçiren her kişinin internet bağımlısı olarak nitelendirilemeyeceğini söylüyor: “Eğer kişi zarar görmeye başlıyorsa yani artık okula gitmiyor ya da sosyal temasları ihmal ediyorsa o zaman kritik noktadadır demek.“

Tıpkı uyuşturucu bağımlılığında olduğu gibi internet bağımlılarında da depresyon ya da anksiyete bozukluğu gibi psikolojik rahatsızlıklar da beraberinde geliyor. Bağımlılar bundan sonra gerçek yaşamda bulamadıklarını internette aramaya başlıyor. Möller, rastladığı en kötü vakalardan birini ise şöyle ifade ediyor: ”Bir anne artık çocuklarını da ihmal ediyordu çünkü sadece internette zaman geçiriyordu.”

Gençler en fazla etkilenenler arasında

Çoğu internet bağımlısı 14-24 yaşları arasında. Sayılarının 250 bini bulduğu tahmin ediliyor. Gençlerin yanı sıra en fazla erkekler internet bağımlılığından muzdarip. Ancak Michael Bender, bunun yalnızca internet bağımlılığına özgü bir fenomen olmadığının altını çiziyor.

Bender, “Yeme bozukluğu haricinde hemen hemen her türlü bağımlılık erkeklerde kadınlara kıyasla daha sık ortaya çıkıyor. Burada erkeklerin genetik olarak bu tür rahatsızlıklara daha yatkın olduğu gibi bir görünüm söz konusu. Ancak kadınlar ilginç bir şekilde sosyal ağların kullanımında erkeklerden önde geliyor” ifadelerini kullanıyor.

İnternet bağımlılığı bugüne dek tıbbi açıdan bağımsız bir rahatsızlık olarak kabul edilmedi. Hannover Çocuk Hastanesi'nden Möller, bu konuda bir öncülük yaptıklarını belirtiyor. Mainz Üniversitesi Psikosomatik Tıp Kliniği, Almanya genelinde ilk oyun bağımlılığı polikliniğini 2008 yılında açtı. Zamanla diğer kentlerde de benzer oluşumlar ortaya çıktı. Bu kliniklerde, hastaların uygulanan terapide öncelikle internetle sağlıklı ve akılcı bir ilişki kurmalarına çalışılıyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Arne Lichtenberg / Çeviri: Başak Sezen

Editör: Başak Özay