1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Türkiye AB'de çevre standardını arıyor

27 Aralık 2009

Türkiye, AB ile yürüttüğü tam üyelik müzakerelerinde "Çevre" faslının açılmasıyla 12'inci fasılda müzakerelere başladı. Uzmanlar, çevre faslındaki müzakere sürecinin nasıl yürüyeceğini Deutsche Welle’ye değerlendirdi.

https://p.dw.com/p/LDJG
Fotoğraf: BilderBox

Türkiye, AB ile yürüttüğü tam üyelik müzakerelerinde "Çevre" faslının açılmasıyla 12'inci fasılda müzakerelere başladı. Türkiye, bu süreçte çevre standartlarını AB düzeyine yükseltmeye çalışacak. Çevre faslının, hava kirliliğinden katı atıkların depolanmasına, arıtma tesislerinden temiz enerjiye kadar birçok konuyu kapsayan en maliyetli fasıllardan biri olduğu belirtiliyor. Ankara’dan Hüseyin Hayatsever, Çevre faslındaki müzakere sürecinin nasıl yürüyeceğini, müzakere sürecinde ne gibi değişikliklerin yaşanacağını TBMM Çevre Komisyonu Başkanı Haluk Özdalga ve Bölgesel Çevre Merkezi (REC Türkiye) Direktör Yardımcısı Kerem Okumuş ile konuştu.


“AB çevre standartlarına yaklaşılacak”

TBMM Çevre Komisyonu Başkanı Haluk Özdalga, Türkiye’nin AB ile tam üyelik müzakerelerinde çevre faslının açılmasının önemini şöyle anlatıyor:

“Bunun açılmış olması hem çevre açısından hem siyasi açıdan önem taşıyor. Türkiye’nin çevre koşullarının daha hızlı bir şekilde AB çevre standartlarına yaklaşmasına önemli katkısı olacak bunun. Bugüne kadar açılan fasıllar içinde en önemlisi bu ve AB içinde hepimiz biliyoruz, çevre fevkalade ağırlıklı, önemli bir konu, çok ön planda gelen konulardan bir tanesi. Böylesine önemli bir konuda AB ile müzakereleri yürütmeye başlamış olması nedeniyle Türkiye’nin üyeliğine sıcak bakmayanların ellerindeki argümanlar ve kozlar biraz daha azalacaktır.”

Özdalga, çevre faslında müzakere sürecinin nasıl bir seyir izleyeceği konusunda ise şunları söylüyor:

“Bunun birinci ayağı Türk Çevre Mevzuatı’nı AB çevre mevzuatına uyumlu hale getireceğiz. Tabii bu mevzuatın Türkiye koşullarına aktarılmasıyla iş bitmiyor. Yani bir yeni kurumsal kapasiteye ihtiyacı var. Yeni kurumlardan bir tanesi olarak şu anda üzerinde yoğun olarak çalıştığımız Çevre Ajansı’nı belirtebiliriz. Fiziki yatırımların yapılması, çevre ile ilgili, su, arıtma tesisi, kanalizasyon, katı atık konularında, hava kirliliği konusunda, gürültü kirliliği konusunda gereken bazı fiziki yatırımlar var. Yani para harcamaya, finansmana dayalı yatırımlar var üçüncüsü de bu.”


Türkiye’de olmayan perspektif

Bölgesel Çevre Merkezi (REC Türkiye) adlı kuruluşun Direktör Yardımcısı Kerem Okumuş, çevre faslında sürdürülecek olan müzakerelerdeki en önemli sorunu şöyle anlatıyor:

“Çevre başlığı kapsamında müzakereye açılmış bir ülkede en önemli sorunlardan bir tanesi Türkiye’nin bir üyelik perspektifinin olmaması. Üyelik perspektifi olmayan bir ülkede teknik müzakerelerin yürümesi çok zor. O nedenle eğer Türkiye’nin 2014 gibi bir üyelik perspektifi olsaydı müzakereler çok daha anlamlı geçecekti ve Türkiye müzakere ederken vatandaşlar, kurumlar, şirketler de konuyu çok daha ciddiye alacaklardı. O nedenle Türkiye’de bu perspektifin olmayışı önümüzdeki en önemli problemlerden bir tanesi.”

Okumuş, çevre mevzuatının uyumunun maliyeti olan 70-80 milyar euronun 25-30 milyarlık bölümünü, özel sektörün kendi finansmanıyla karşılaması gerektiğine dikkat çekerek şöyle konuşuyor:

“Özel sektör burada çok yalnız. Çünkü hem yerel yönetimlerin hem kamunun yapacağı yatırımlara çok düşük ve kısıtlı da olsa AB’den mali yardım sağlamak mümkün. Ama özel sektör yapacağı yatırımların finansmanını mutlaka kendisinin karşılaması lazım. Bu kendi finansal kaynaklardan olacağı gibi ticari bankalardan, uluslararası finans kuruluşlarından da karşılanabilir. Ama bu yatırımın finansmanı özel sektörün omuzlarında. O nedenle bu süreç içerisinde özel sektöre çok önemli görevler düşüyor.

TBMM Çevre Komisyonu Başkanı Özdalga ise, özel sektör kaynaklarının kullanılması konusunda çalışmalar yapacaklarını belirtiyor:

“Fiziki yatırımların gerçekleştirilmesinde gerekecek fonlar içinde çok önemli bir yer tutmasını arzu ettiğimiz özel sermaye fonları var. Özel sermayenin çevre alanına ilgisini artırmak ve o alana olabildiğince çok yatırım yapmasını sağlamak istiyoruz. Onun için bize düşen görev de yönetim olarak bu işin hukuki altyapısını, yasaları hazırlamak diye düşünüyoruz. Bunu yaparsak eğer, özel sermaye fonlarını çevre alanına çekebilirsek Türkiye’nin AB standartlarına çevre alanında ulaşması pek çok kimsenin sandığından çok daha çabuk olacaktır.”


© Deutsche Welle Türkçe

Haber: Hüseyin Hayatsever

Editör: Murat Çelikkafa