1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Türkiye adil şansı haketti

Baha Güngör / DW7 Eylül 2004

AB’nin Genişlemeden Sorumlu Komisyonu Komisyon Üyesi Günter Verheugen, Türkiye’nin yaptığı son reformlarla Birlik üyeliğine girme çabalarında kritik bir eşiği aştığı görüşünde. Türkiye'yle ilgili İlerleme Raporu'nun açıklanmasına kısa bir süre kala Verheugen'ın açıklamaları Ankara açısından büyük önem taşıyor. DW Türkçe Servisi Şefi Baha Güngör, Türkiye'yle ilgili gelişmeleri değerlendirdi...

https://p.dw.com/p/Aa1B

"Avrupa Birliği Komisyonu, bir aydan kısa bir süre içinde Türkiye’nin kaydettiği gelişmelere ilişkin raporunu açıklayacak. Bu rapor, AB’ye üye 25 ülkenin devlet ve hükümet başkanlarının, Türkiye’nin üyelik müzakerelerinin başlanıp başlanmaması yönünde aralık ayında verecekleri karara temel oluşturacak. Olumlu bir karar için hala bazı engellerin aşılması gerekiyor ve umutlar, bu konuda sağduyunun belirleyici olması yönünde. Çünkü Ankara müzakelere başlanması için gereken koşulların büyük bir bölümünü yerine getirdi ve adil bir şansı haketti.

Her ne kadar AB’nin Genişlemeden Sorumlu Komisyon Üyesi Günter Verheugen, Almanya Federal Hükümeti ve artık aktif olmayan ama saygın bir grup AB politikacısı sağduyunun habercisi olacak açıklamalar yaparak Ankara’ya yeşil ışık yakılacağı sinyalini verseler de, Türkiye ile müzakerelere başlanmasına karşı olan cephe, izlediği katı tutumdan vazgeçmiyor. Türkiye muhalifleri, ezelden beri bilinen ve bahanelerden oluşan gerekçeler ileri sürüyor.

Türkiye’nin, günün birinde AB’ye üye olabilmesi için var olan tek somut ölçüt, Kopenhag kriterlerini yerine getirmesidir. Bunlar, daha önce Doğu ve Orta Avrupalı yeni üyelerden de talep edilen, demokrasi ve insan hakları, azınlıkların korunması ve ekonomik gelişmeyi içeren taleplerdir ve bu kriterleri aşan başka koşullar bulunmamaktadır, olsa olsa yenileri icad edilebilir. Türkiye’nin ileri bir tarihte, AB’ye üye olmasına muhalif çevreler, laik Türkiye’nin Müslüman ülke olması nedeniyle, Ankara’nın üyelik arzularını reddettiklerini her fırsatta ima ediyorlar.

Türkiye, AB’ye üye olacak olgunluğa erişti mi? Hayır, henüz erişmedi. İnsan hakları, demokrasi, azınlıkların korunması ya da ekonomik koşullar alanında Avrupa normlarına henüz ulaşılamadı. Ama Ankara, onlarca yıldan bu yana, uğradığı bazı başarısızlıklara ve iç düşmanlarının çabalarına rağmen, Avrupa değerlerini tanıyor ve bu değerlerin yerine getirilmesi için gittikçe daha başarılı adımlar atıyor. Bu nedenle Türkiye, AB’ye üye olmak için çok zaman gerekse de adil bir şansı hakediyor.

Türkiye’nin üyeliğine karşı çıkanların ileri sürdüğü bir diğer gerekçe ise entegrasyonun Avrupa Birliği’ne tahminen 14 ila 40 milyar euro’ya malolacağı iddiası. Türkiye’nin birliğe getireceği mali katkı ve Avrupalılar için büyüyen bir pazarın sağlayacağı kar ise görmezlikten geliniyor. Muhaliflerin aynı zamanda, Türkiye’nin dışlanmasının, parayla ölçülmesi mümkün olmayan maliyetini de gözönünde bulundurmaları gerekiyor.

Avrupa uygarlığının düşmanı artık bir ülke ya da ittifak değil. Bu nedenle Avrupa, sözkonusu düşmana karşı caydırıcı silahlar yöneltip, huzur içinde arkasına yaslanamaz. Çağdaş değerlerin düşmanları bugün, din kisvesi altında etkinlik gösteren radikal islami çevrelerden oluşuyor. Türkiye de Müslüman bir ülke, ama laik bir anayasaya sahip ve Avrupa değerlerini benimsiyor. Türkiye’nin AB’ye entegrasyonu Avrupalılar’ı korkutmamalı. Aksine, kültürleri kaynaştıracak bir köprünün jeostratejik önemi gözönünde bulundurulmalı."