1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde yeni süreç

2 Eylül 2009

Türkiye, Ermenistan'la ilişkilerin güçlendirilmesi için yeni adımlar atmaya hazırlanıyor. Berlin'deki Alman Bilim ve Siyaset Vakfı'nın Türkiye uzmanı Heinz Kramer, Türkiye-Ermenistan yakınlaşmasını DW'ye değerlendirdi.

https://p.dw.com/p/JNDN
Fotoğraf: dpa

Baha Güngör: Sayın Kramer, Türkiye ve Ermenistan benim için çok şaşırtıcı bir olguya, aralarındaki sınırı açmaya ya da en azından bunun için gerekli olan diplomatik adımları atmaya karar verdiler. Bu benim için gerçekten şaşırtıcı. Berlin'deki Bilim ve Siyaset Vakfı'nın Türkiye uzmanı olarak, bu durum sizin için de şaşırtıcı oldu mu?

Dr. Kramer: Bir yandan elbette. Ancak diğer yandan geçtiğimiz yıldan bu yana bu yönde ciddi çabalar atıldığı için o kadar da çok şaşırmadım. Yılbaşına kadar gelişmeler artarak ilerledi. Daha sonraysa bir düşüş trendine girdi. Ancak şu anda görüldüğü üzere İsviçre'nin de desteğiyle, Türkiye ve Ermenistan arasında daha önceden başlamış olan temaslar, gelişmeleri bu noktaya taşıdı. Gelişmelerin Türk kamuoyunun gündeminden uzak kalması belki bir yerde iyi bile oldu. Zira ilkbaharda bazı politik çevrelerden, temaslar için pek de olumlu olmayan milliyetçi ve Ermeni karşıtı tepkiler gelmişti. Bu nedenle belki bu zaman zarfında yürütülen sessizlik diplomasisi, tüm girişimlerin kamuoyu önünde sürdürülmesinden daha başarılı oldu.

Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan
Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj SarkisyanFotoğraf: AP

Baha Güngör: Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye ile Ermenistan arasındaki Dünya Şampiyonası Grup Eleme Maçı'nı izlemek için Erivan'a gittiğinde, Ankara, Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan'ın otomatik olarak 14 Ekim'de Bursa'da yapılacak rövanş maçına katılacağını hesaplamıştı. Ancak Sarkisyan "bu tarihe kadar en azından bazı girişimlerde bulunmamız, örneğin sınırı açmamız gerekir" dedi. Acaba Obama'nın Amerika Birleşik Devletleri Başkanı seçilmesinin ardından Ermenistan'ın üzerindeki baskı artmış olabilir mi? Ya da Amerikalıların Türklere Erivan'a yönelik daha ılımlı davranmaları konusunda ?

Dr. Kramer: Bunu söyleyebilmek güç. Kesin olan, Amerika'nın Türkiye ile Ermenistan arasında bir uzlaşma sağlanmasını istiyor oluşudur. Sadece iç politik nedenlerden değil ki bilindiği üzere kendi içlerinde Ermenilerle bir takım problemler yaşıyorlar. Bu şekilde Obama'nın Kongre'nin taleplerine karşılık vermesi kolaylaşacak. Örneğin, 1915'te ölen Ermeniler için bir anma günü belirlenmesi ve yaşanan olayların soykırım olarak kabul edilmesi vb. konularda. Bu konular geçtiğimiz yıllarda Türkiye-Amerika ilişkilerini de sıkılıkla sıkıntıya soktu. ABD şu anda Afganistan ve İran konusunda ayrıca Irak'tan çekilme planı nedeniyle Türkiye ile iyi ilişkiler içinde olmaya çok önem veriyor. Bu noktada Ermenistan ile yaşanacak bir gerginlik hiç de olumlu olmaz. Bu nedenle Washington, ilkbaharda yavaşlamaya başlayan bu sürecin tamamıyla kesintiye uğramaması için Ankara'yı sürekli teşvik ediyor.

Baha Güngör: Sürece İsviçre arabulucu olarak dahil oldu. Ve altı hafta sonra yani maçtan birkaç gün önce bir protokol imzalanacak. Ancak bu noktada Azerbaycan'ı ilgilendiren bir durum da söz konusu. Zira Ermenistan hala Azerbaycan'a ait toprakların bir kısmını elinde bulunduruyor. Ermenistan- Türkiye ilişkilerinin ilerlemesi halinde, petrol ve doğalgaz konularında Azerbaycan Türkiye'ye eskisi kadar iyi davranmayacaktır. Özellikle de Türkiye ve Ermenistan aralarında bir antlaşama imzalar ve Azerbaycan'ı deyim yerindeyse “olayın dışında bırakırlarsa”.

Dr. Kramer: Bu sanırım anlaşmaların içeriğinde ne olacağıyla doğrudan alakalı. Şu anda içerik konusunda elimizdeki bilgi çok kısıtlı. Bu süreçte çözülmesi gereken gayet hassas iki nokta var. Bunlardan ilki Ermenistan-Azerbaycan-Türkiye üçgeninde Dağlık Karabağ sorunu. Bu konuda bir denge diplomasisi gerekiyor. Bu bir yandan hiç de kolay değil, ancak imkânsız da değil. Bu sorunu diplomatik ilişkiler ve sınırın açılması sürecinde bir kenara bırakırsak, iletişimin gelişebilmesi için her iki tarafın da kendilerinden bir şeyler vermesi gerekiyor. Ve bunun hayata geçirilmesi gayet mümkün ve bu bizi bir yandan da ikinci hassas noktaya taşıyor. O da Türkiye'nin yıllardır süregelen ‘Ermeni Soykırımı’nı tanıması talebine nasıl cevap vereceği. Yine bu noktada Türkiye'nin teklifi olan her iki tarafın tarihçilerinden oluşan bir komisyon oluşturulması gündeme gelebilir. Veya başlangıçta bu konu tamamıyla bir kenara bırakılır. Buradaki önemli nokta sanırım Türkiye'nin Ermenistan ile olan ilişkilerini kendi isteğiyle düzeltme girişiminde olması. Zira eğer Türkiye Kafkaslar ve Hazar Bölgesi'yle ilgili politik ilişkilerinde daha rahat bir hareket alanı istiyorsa, Ermenistan ile olan ilişkilerini belli bir düzene oturtmaması ona sadece köstek olacaktır. Bu sorunun ortadan kaldırılması, Türkiye'nin bölgeyle ilgili enerji politikası gibi konulardaki çıkarlarını da şimdikinden çok daha olumlu etkileyecektir. Yani söz konusu olan sadece ABD'nin baskısı ya da Azerbaycan'ın karşı koyması değil. İlişkileri düzeltme konusunda sanırım en belirleyici olan Türkiye'nin kendi çıkarları. Üstelik bunun da sadece direkt olarak AB'ye katılım süreciyle bağlantısı yok.

Baha Güngör: AB bu konuda ne yapmalı ya da bu süreçte herhangi bir şey yapmalı mı, ya da atılacak ne gibi adımlar bu süreci olumlu önde etkileyebilir?

Dr. Kramer: Sanırım bu noktada AB'nin Türkiye- Ermenistan ilişkilerinin iyileşmesini desteklediğini belirtmekten başka yapabileceği fazla bir şey yok. Zira bu katılım sürecini oldukça kolaylaştıracak bir durum. Bu konuya bir çözüm getirilmeden ya da Türkiye-Ermenistan sınırı açılmadan katılımın gerçekleşmesi mümkün görünmüyor. Ancak AB'nin bu tip anlaşmazlıklara çok da fazla karışma şansı yok. Örneğin ABD kadar. Zira ABD Azerbaycan'a uygulanan ambargonun kaldırılması konusunda oldukça fazla girişimde bulundu. Bu açıdan Amerika- Türkiye arasındaki iyi ilişkilerin Azerbaycan için de faydaları var. Çünkü Dağlık Karabağ gerginliğinin ardından Azerbaycan'a uygulanan yaptırımların hepsi henüz kaldırılmadı. Bunların kaldırılması en azından Bakü'ye bu konuya hala önem verildiği sinyalini verebilir. Bu ayrıca Amerika'nın Bakü'ye desteğini de arttırabilir. Bölgedeki atmosfere de faydalı olabilir. Ankara geçtiğimiz yıl Gürcistan'daki çatışmaların ardından bir plan öne sürerek bu konuya ve bölgede istikrarın sağlanmasına duyduğu ilgiyi de ortaya koymuştu. Bu anlamda Ermenistan ile ilişkilerin iyileştirilmesi konusunun yeniden gündeme gelmesi çok önemli bir adım.

Söyleşi: Baha Güngör / Çeviri: Banu Ertek

Editör: Meltem Karagöz