1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

"Türkiye ile Gümrük Birliği müzakereleri başlatılmalı"

9 Aralık 2017

AB yetkilisi Mogherini’nin danışmanı Nathalie Tocci, "Türkiye’nin kendini kaybetmesi tehlikesine karşı" Gümrük Birliği müzakerelerinin başlatılması gerektiğini savundu.

https://p.dw.com/p/2p2Df
Brüssel Flaggen EU Türkei Symbolbild Belgien
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/Landov

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini’nin özel danışmanlığını yapan, Roma merkezli Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Direktörü Nathalie Tocci, AB-Türkiye ilişkilerinde ciddi bir dip noktasında olunduğuna dikkat çekerek "AB-Türkiye ilişkileri kopma noktasına gelemeyecek kadar güçlü" dedi.

"Türkiye’nin asıl kendisini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyız" diyen Tocci, "Sormamız gereken soru şu: 'Türkiye’nin kendini kaybetmesini nasıl önleyebiliriz?' İşte Gümrük Birliği’nin güncellenmesi Türkiye’ye yardım edilebileceğimiz elimizdeki sınırlı imkânlardan biri" görüşünde.

DW Türkçe: AB ile Türkiye arasında büyük siyasi gerginlikler yaşanıyor. Türkiye’nin AB süreci artık bir sona doğru mu gidiyor?

Nathalie Tocci: AB-Türkiye ilişkilerinde ciddi bir dip noktasındayız ama sürecin daha kötü bir noktaya evrilmesine, iplerin kopmasına ihtimal vermiyorum. İlişkilere, siyasi alandaki iniş çıkışlardan bağımsız olarak, yapısal bir perspektiften bakılması gerektiğini düşünüyorum. AB ülkelerinden Türkiye’ye sermaye akımları, ticaret, teknoloji, bilgi ve tecrübe aktarımı, araştırma alanlarındaki işbirliği gibi daha pek çok örnek sunabileceğim indikatörleri esas aldığımızda, aslında AB ile Türkiye arasındaki bağların daha da güçlenmekte olduğunu çok açık bir şekilde görüyoruz. Ayrıca, iki tarafın her konuda mutabık olduğu anlamına gelmese de enerji, göç ve terörle mücadele gibi alanlarda devam eden güçlü bir işbirliği var. Bunlar her iki tarafın da, işbirliğini sürdürmenin gerekli olduğunun bilincinde olduklarını gösteriyor. Şu sonuç ortaya çıkıyor: AB-Türkiye ilişkileri kopma noktasına gelemeyecek kadar güçlü. Ancak ben aynı şeyi Türkiye-ABD ilişkileri için söyleyemem.

DW Türkçe: Türkiye'nin ABD ile ilişkiler size göre neden daha farklı?

Tocci: Türkiye’nin ABD ile ilişkileri de güçlü ama temelinde tek boyutlu, salt güvenliğe dayalı. Türkiye-AB ilişkilerinde ise güvenliğin yanı sıra ticaret, göç, halklar arası ilişkiler gibi çok geniş bir yelpazeyi kapsayan bir iç içe geçmişlik söz konusu.

DW Türkçe: AB-Türkiye ilişkilerinde siyasi gerilimin düşürülmesi,  işbirliğinin canlandırılması için nasıl bir reçete öneriyorsunuz?

Tocci: Mevcut siyasi iklimi dikkate aldığımızda, tam üyelik müzakereleri, gerilimin aşılması için gerçekçi bir seçenek oluşturmuyor. Gerilimin aşılması için reçete Gümrük Birliği’nin yenilenmesi için siyasi bir yöntem bulunması. Çünkü Gümrük Birliği’nin güncellenmesi, kamu ihaleleri, uyuşmazlıkları çözme gibi alanları kapsayacak. AB üyelik süreci gibi geniş kapsamlı olmasa da, mutabık kalınacak kurallar zemininde güçlü, kapsamlı bir ilişki inşa edilmesini sağlayacak. Ayrıca Gümrük Birliği’nin yenilenmesi, AB’nin de çıkarına.

DW Türkçe: Ancak Alman hükümeti, Türkiye’de siyasi gerekçelerle tutuklandığını düşündüğü Alman vatandaşları serbest bırakılmadığı sürece Gümrük Birliği modernizasyonuna onay vermeyeceğini açıkladı…

Tocci: Almanya’da yeni hükümet kurulana kadar bu konuda adım atılması imkânsız, bu doğru. Ancak AB ile Türkiye arasında kurallara dayalı bir ilişki kurulabilmesi, 28 AB üyesi ülke arasında en çok Almanya’nın çıkarına. Dürüst olmamız gerekirse artık Türkiye’nin üyelik süreci de şu anda masada olmadığına göre bu süreç en çok Almanya’nın çıkarına olur.

DW Türkçe: Almanya itirazlarından vazgeçse bile Kıbrıs yönetiminin vetosu olabileceğine dikkat çekiliyor…

Tocci: Kıbrıs, diğer ülkeler onun arkasına saklandığında blokaj uygulayabiliyor. AB-Türkiye mülteci mutabakatını hatırlayın, Kıbrıs sesini yükseltip veto edebilirdi. Ama gerçek şu ki diğer AB üyesi ülkelerin önem atfettiği bir konu olduğunda bu karar hayata geçiriliyor.

DW Türkçe: Türkiye’nin üyelik sürecinin gündemden düştüğünü söylüyorsunuz. Aslında AB üyeliği ihtimali zayıfladıkça, Brüksel’in demokrasi, insan hakları gibi alanlarda eleştirileri, önerileri de etkisini kaybetmiyor mu? 

Nathalie Tocci
Nathalie TocciFotoğraf: DW/D. Akal

Tocci: Türkiye’de gazetecilerin, akademisyenlerin düşünceleri nedeniyle tutuklanması gibi ölçüsüz, aşırı gelişmeler olduğu sürece, AB’nin geri adım atması, ilişkilerde yeniden yakınlaşma sağlanabilmesi gerçekçi değil. Kimileri, AB’nin diktatörlükle yönetilen Mısır ile bile ilişkilerini koparmadığını, neden Türkiye ile benzer ilişkiler yürütülemediğini sorabilir. Yanıtı çok basit: Çünkü AB, Türkiye’yi aslında ailenin bir parçası olarak görüyor. Bu nedenle demokrasi standartlarında bu denli büyük bir geriye gidişin olması kabullenilemiyor. Özetle, Türkiye’de demokrasi ve insan haklarının gelişmesi yönünde bir değişim olmadığı müddetçe AB’nin mevcut siyasetinde bir değişiklik olmayacaktır.

DW Türkçe: AB, Türkiye’ye katılım öncesi mali yardımları sınırlandırdı, Avrupa Yatırım Bankası kredilerinde ‘seçici’ davranılacağına işaret ediliyor. Siz bu ekonomik adımları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Tocci: Türkiye’nin bir ekonomik krize sürüklenmemiş olmasının başlıca nedeninin, Katar’ın ekonomik desteği, sağladığı nakit akış. Türkiye'nin Suudi Arabistan-Katar geriliminde aldığı tavır nedeniyle bu desteğin süreceğini tahmin ediyorum. Dolayısıyla AB’nin mali kısıtlamalarının ne kadar etkili olabileceği konusunda çok da emin değilim...

DW Türkçe: Bazı yorumcular, Brexit sonrasında Avrupa’nın güvenliğinde Türkiye’nin rolünün artabileceğini söylüyor. Kimileri ise Türkiye’nin artık giderek Rusya ve İran ile işbirliğine yöneldiğini, Batı’nın Türkiye’yi kaybettiğini öne sürüyor. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

Tocci: Tarihsel bir perspektiften ve yapısal olarak baktığımızda, Türkiye ve Rusya’nın rakip olduğunu ve rakip olmaya devam edeceğini söyleyebiliriz. Bu, taktiksel olarak işbirliği yapmalarını engellemiyor. Ancak rakip olmaya devam edecekler. AB ile Türkiye arasında ise yapısal bir ortaklık var, her iki taraf da bunu sürdürecektir, gerilimler ilişkilerdeki iniş çıkışlar bu gerçeği değiştirmeyecek. Son gelişmelerde söz konusu olan aslında Batı’nın Türkiye’yi kaybetmesi değil. Türkiye’nin asıl kendisini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya bulunması. Ve sormamız gereken soru da şu: Türkiye’nin kendini kaybetmesini nasıl önleyebiliriz? İşte Gümrük Birliği’nin güncellenmesi Türkiye’ye yardım edebileceğimiz, elimizdeki sınırlı imkânlardan biri.

Değer Akal / Berlin

© Deutsche Welle Türkçe