1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Türkiye PISA'ya göre 3 yıl geriden geliyor

7 Aralık 2016

Türkiye, fen, matematik ve okuma becerilerini ölçen PISA 2015'te adeta sınıfta kaldı. Uzmanlara göre, Türkiye'deki öğrenciler gelişmiş ülkelerdeki akranlarından 3 öğretim yılı geride.

https://p.dw.com/p/2TsEq
Junge liest in einem Buch Deutschland Berlin
Fotoğraf: Getty Images/S.Gallup

Uluslararası ölçekte fen, matematik ve okuma becerilerini ölçen en önemli sınavlardan biri olan PISA 2015 sonuçlarına göre Türkiye'nin 2003'ten beri yükselen puanları 2015'te geriledi. Türkiye 2012'de matematikte 44'üncü sıradayken 2015'te 49'a geriledi. Fen bilimleri ve okuma alanında ise 9 sıra ile en büyük kayıp yaşandı. Türkiye'nin PISA'dan aldığı sonuçları DW Türkçe'ye değerlendiren uzmanlar, bu miktarda bir gerilemenin eğitim sistemi için 'alarm verici' olduğuna vurgu yapıyor.

72 ülke ve ekonomik bölgedeki 540 bin öğrencinin fen, matematik ve okuma alanlarındaki performansını küresel düzeyde değerlendirme olanağı sunan PISA 2015 sonuçları salı günü açıklandı. Sonuçlarının 15 yaş grubundaki (15 yaş 3 ay-16 yaş 2 ay) yaklaşık 29 milyon öğrenciye genellenebilir olduğu değerlendirme Türkiye için de oldukça çarpıcı sonuçlar ortaya koydu. Türkiye’de 15 yaş grubundaki öğrenciler fen bilimlerinde 425 puan ile 2006 yılı puanına göre sadece 2 puanlık bir artış, matematikte 420 puan ile 2 puanlık artış kaydederken, okuma alanında 428 puan ile 18 puanlık bir düşüş gösterdi. Türkiye 2012’de matematikte 44’üncü sıradayken 2015'te 49'a geriledi. Fen bilimleri ve okuma alanında ise 9 sıra ile en büyük kayıp yaşandı. PISA 2012'de fen bilimlerinde 43'üncü olan Türkiye, 2015'te 52'nci sıraya, okumada ise 41’den 50’ye düştü. Türkiye böylelikle PISA 2012’deki kazanımlarının pek çoğunu kaybetmiş oldu.

"Türkiye 35 ülke içinde 34. sırada”

Eğitim Reformu Girişimi Eğitim Uzmanı Dr. Aysel Madra, Türkiye'nin gerilediğini gösteren birden fazla parametre olduğunu söylüyor. Türkiye'nin mevcut sonuçlarla hem 35 OECD ülkesi içerisinde hem de PISA'ya katılan tüm ülkeler içerisinde 2012’ye göre geriye düştüğünü kaydeden Madra, "Türkiye PISA'ya katıldığı 2003'ten beri yükseliş ivmesindeki parametrelerin 2012 sonrasında birdenbire aşağıya indiğini görüyoruz” diyor. Türkiye’nin özellikle 35 OECD ülkesi ile karşılaştırıldığında, her 3 bölümde de 34'üncü sırada yer aldığını ifade eden Madra, "Yani OECD içinde sondan bir önceki sıradayız. Meksika ise sonuncu durumda. Bu durum Türkiye'deki eğitimin kalitesi açısından üzüntü verici” diye konuşuyor.

Madra'nın dikkat çektiği bir başka konu da en başarılı öğrenciler ile en başarısız öğrenciler arasındaki fark. Başarı seviyeleri açısından 7 kategoride değerlendirilen öğrenciler, başarılarına göre en yüksek 7, en düşük 1. kategoriye alınıyor. Buna göre, Türkiye'de en fazla 5 veya 6. kategoriye girebilen öğrencilerin oranının yüzde 1,6 olduğunu belirten Madra, bu kategorilerdeki OECD ortalamasının ise yüzde 15,3 olduğunu söylüyor. Buna karşın 2 ve 1. kategorilerde, yani en düşük seviyedeki Türkiyeli öğrencilerin oranı ise yüzde 31,2. Bu seviyedeki OECD ortalaması ise yüzde 13. Bu sonuçların Türkiye'de kaliteli eğitime çok az öğrencinin erişebildiğine bir işaret olduğunu dile getiren Dr. Madra, "Türkiye'deki öğrenciler içinde parlak performansa sahip olanlar azalırken, çok kötü performans gösterenlerin sayısı hızla artıyor. Örneğin Matematik'te 2. düzeyin altında olan öğrencilerin oranı 2012'de yüzde 42 iken, 2015'te bu oranın yüzde 51,4'e çıktığını görüyoruz" diye konuşuyor. 

"Türkiye'deki öğrenciler 3 yıl geride"

PISA Test Deutschland Gymnasium in Straubing
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

PISA'da ülke sıralamalarından ziyade bu oranların yıllara göre değişimini dikkate almanın daha doğru olduğunu anlatan Türk Eğitim Derneği'ne bağlı TEDMEM Eğitim Uzmanı Dr. Sabiha Sunar da Türkiye’de temel beceri düzeyine erişemeyen öğrenci oranlarında 2009 ve 2012 yılına göre ciddi bir artış olduğuna dikkat çekiyor. Buna karşın matematikte en üst düzey performans gösteren öğrencilerin oranının yüzde 1,1, fende binde 3 ve okumada binde 6 olduğuna vurgu yapan Sunar, "PISA 2012 sonuçları sonrasında bu düzeyde performans gösteren öğrenci oranlarımızın düşüklüğünden yakınırken bu oranların 2015'te daha da düşmesinin üzerinde dikkatle durulması gerekiyor. Daha da vahimi fen ve okumada 6. düzeyde performans gösteren öğrencimiz yok. Matematikte ise bu oran sadece 1000'de 1." şeklinde konuşuyor. 

Sunar'ın verdiği bilgiye göre, okuma alanında OECD ülkeleri arasında Kanada ve Finlandiya gibi en yüksek performans gösteren ülkelerle Meksika ve Türkiye gibi en düşük performans gösteren ülkeler arasında yaklaşık 100 puan fark bulunuyor. Bu fark 3 öğretim yılına denk geliyor. Diğer bir deyişle, Türkiye'deki öğrenciler okuduğunu anlamada yüksek performans gösteren ülkelerdeki akranlarından 3 öğretim yılı geride kalıyor. Sunar, tüm bu verilerin Türkiye'de eğitim sistemi açısından 'alarm verici' nitelikte olduğunun altını çiziyor.

Peki 2012-2015 arasında Türkiye'de eğitimde yaşanan bu oransal gerilemenin nedeni ne?

"4+4+4 sistemi düşüşte etkili oldu"

Uzmanların bu soruya verdiği yanıtlar ise 4+4+4 eğitim sistemini işaret ediyor. 2012-2013 döneminde Türkiye'de başlayan ve “4+4+4 eğitim sistemi " diye anılan 12 yıllık zorunlu eğitim ile daha önce liseye devam etmeyen yoksul ya da okumak istemeyen öğrenciler de eğitim sistemine dâhil edilmiş oldu. Bu durumun 15 yaş grubunda dezavantajlı öğrencilerin sayısını önemli oranda artırmış olduğunu dile getiren Dr. Aysel Madra, "Öyle ki yeni getirilen sistem olmasa çeşitli gerekçelerle liseye devam etmeyecek öğrencilerin de dahil edilmesiyle, Türkiye’nin PISA’daki ortalama başarısı düşmüş oldu" diyor. PISA 2015 sonuçlarının 12 yıllık zorunlu eğitim veren diğer ülkelerle karşılaştırıldığında Türkiye açısından daha nesnel sonuçları da beraberinde getirdiğini ifade eden Madra, "Dolayısıyla aslında ilk defa bu yıl Türkiye'nin bu kategorilerde bu yaş grubunda OECD ortalamasında tam olarak nerede olduğunu daha net görebiliyoruz" diye konuşuyor.  

Ekonomist Uğur Gürses ise, ilk bakışta 'fecaat' olarak değerlendirilebilecek PISA sonuçlarında ayrıntılara bakıldığında olumlu taraflar da olduğuna dikkat çekiyor. Tüm olumsuzluklara karşın eğitimde fırsat eşitliğinde Türkiye'nin PISA 2012'ye göre yüzde 6 oranında ilerleme kaydettiğini ifade eden Gürses, "Bunun kayda değer bir gelişme olduğunu düşünüyorum. Bu oranda başarı gösteren bir de Meksika var" diyor. Bununla birlikte fen alanında kötü sonuçlar elde edilse de öğrencilerin önemli bir kısmının kariyerini bilim alanında yapmaya istekli olduğunun da ortaya çıktığının altını çizen Gürses, şunları söylüyor: "Türkiye'deki öğrencilerin çok önemli bir kısmının bilimi kavrayışı, düşünce sistematiği çok kötü durumda. Bununla birlikte öğrencilerin üçte biri, 'kariyerimi bilim ile ilgili bir konuda yapmak istiyorum' diyor. Tüm bu sonuçlar bize eğitimi bir torna aracı olarak görmekten uzaklaşmak gerektiğini gösteriyor. Bilimsel eğitim ve merak duygusu, soru sorma duygusu geliştirilmeden başarı ve refahın mümkün olmadığını görmek gerekiyor."

© Deutsche Welle Türkçe

Aram Ekin Duran