1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Türkiye seçime şiddetin gölgesinde gidiyor

9 Eylül 2015

Son birkaç gündür 30 aşkın güvenlik görevlisinin hayatını kaybetmesi ile başlayan toplumsal gerilim, 1 Kasım seçimlerine gidilen yolda nasıl bir etki yaratacak? Uzmanlar, DW Türkçe’ye yorumladı.

https://p.dw.com/p/1GTqW
Fotoğraf: picture alliance/ZUMA Press

Türkiye, son birkaç gündür şiddet eylemleri ve sokağa taşan toplumsal gerilimin pençesinde. 90'lı yıllarda kırsal ve dağlık alanlarda gerçekleşen Türk Silahlı Kuvvetleri ile PKK arasındaki çatışmalar, 7 Haziran seçimleri sonrasında kent ve ilçe merkezlerine sıçramış durumda. 6 Eylül’de Dağlıca'da zırhlı askeri aracın mayınla patlatılmasıyla 16 askerin yaşamını yitirmesinin ardından, 8 Eylül’de Iğdır'da 15 polis bombalı saldırı sonucu hayatını kaybetti. Öte yandan geçen cumadan bu yana sokağa çıkma yasağının olduğu Cizre'de, biri çocuk 6 sivil vatandaş kent merkezindeki çatışmalar ve açılan ateş sonucunda yaşamını yitirdi.

Tüm bu gelişmeler, hızla 1 Kasım’daki seçimlere hazırlanan ülkede kaotik bir iklim yaratmış durumda. İktidara yakın kesimler bir yandan ülkenin en büyük gazetesi olan Hürriyet Gazetesi’ne taşlı sopalı saldırıda bulunurken, ülkenin batısındaki Kürtlere yönelik ise linç girişimleri yaşanıyor. 7 Haziran seçimlerinde yüzde 13 oy ile Meclis’e giren Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) yönelik saldırılar da durmak bilmiyor. Iğdır saldırısının ardından 8 Eylül gecesi HDP'nin Ankara'daki Genel Merkezi protestocular tarafından saldırıya uğradı. Binanın 2 katı yakıldı ve kullanılamaz hale getirildi. HDP Eşbaşkanı Figen Yüksekdağ’ın verdiği bilgiye göre, aynı gece ülke genelindeki HDP bürolarına 128 planlı saldırı gerçekleştirildi. AKP, CHP ve MHP’den gelen açıklamalar ise sokağın tansiyonunu düşürmeye yetmiyor.

Türkei Angriff auf Zentrale der prokurdischen Partei HDP in Ankara
HDP'nin Ankara'daki Genel MerkeziFotoğraf: Reuters/T. Berkin

'Çatışma dağdan kente indi'

Peki 90’larda kırsal alanlar ve dağlarda devlet güçleri ile savaşan PKK neden şiddet eylemlerini kent merkezlerine kaydırdı?

Uzmanlara göre, şehirlere bomba ve silah depolayarak özellikle gençler üzerinden şiddet eylemleri organize eden PKK, bundan böyle dağlarda asker ile çatışmak yerine kentlerdeki güvenlik güçlerini hedef alacak. Deutsche Welle Türkçe Servisi’ne konuşan İstanbul Şehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mesut Yeğen, PKK tarafından kent ve ilçelerde oluşturulan YDG-H (Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi) güçlerinin 90’lardan farklı olarak eylemlerin merkezini nüfusun yoğun olduğu bölgelere kaydırdığını belirtiyor. Yeğen, ancak kent ve ilçelerdeki egemenliğin devlet güçleri tarafından kırılması ya da zayıflatılması halinde dağlarda gerilla savaşının tekrar ön plana çıkacağını ifade ediyor.

'Arap Baharı örnek oldu'

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Strateji Uzmanı Dr. Nihat Ali Özcan da, PKK'nin yeni dönem taktiklerinin son yıllarda Irak ve Suriye’de yaşananların etkisiyle şekillendiğini kaydediyor. Son 20-25 yılda Ortadoğu merkezli silahlı örgütlerin ‘asimetrik savaş’ yöntemlerinin karakter değiştirdiğini anlatan Özcan, “Bu arada bölgedeki demografik yapı değişti. Kent nüfusu kır nüfusunun önüne geçti. Kırsal alanlar tenhalaştı. Bu yüzden PKK da nüfusu yoğun yerlere yöneliyor” diye konuşuyor. 90’larda PKK eylemlerinde yaşamını yitiren polislerin toplam kayıpların yüzde 5’ini oluşturduğuna işaret eden Özcan, “Bu oran son dönemde yüzde 60’a çıkmış durumda. Bu da örgütün yöntem değişikliğini net bir şekilde ortaya koyuyor. Çünkü polisler güvenlik güçlerinin yumuşak karnı. Daha savunmasız ve deneyimsizler” şeklinde konuşuyor. Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Doç. Dr. Atilla Sandıklı ise, PKK’nin IŞİD’in kent merkezlerinde uyguladığı yöntemleri uygulamaya başladığını dile getiriyor. Arap Baharı’nda kitlesel halk hareketlerinin sonuç alması ile birlikte, PKK’nin de dağdaki silahlı gücünü şehir yapılanmalarını eğitmek üzere kullanmaya başladığına dikkat çeken Sandıklı, “Örgüt çözüm süreci boyunca şehir ve ilçe merkezlerinde silah ve patlayıcı biriktirdi. Kıra dayalı şehir savaşı doğrultusunda hareket etti” diyor.

Türkei Zentrale der Tageszeitung Hurriyet in Istanbul nach Proteste
Hürriyet gazetesiFotoğraf: Reuters/Hurriyet Daily/L. Kulu

'Daha önce hiç seçim ertelenmedi'

Öte yandan PKK ile Türk güvenlik güçleri arasındaki çatışmanın genişlemesi ve giderek artan asker cenazeleri, Türkiye’nin batısında sokağa taşan öfke patlamalarını da beraberinde getiriyor. Peki ülkenin doğusunda kanlı çatışmalar yaşanırken, batıda ortaya çıkan toplumsal linç atmosferi karşısında 1 Kasım’da sandığa gitmek mümkün olacak mı?

Prof. Dr. Mesut Yeğen’e göre, Türkiye seçime şiddetin gölgesinde gidiyor. Yeğen, Kürtlerin yoğunlukla yaşadığı kent ve ilçelerde seçim güvenliğini sağlamanın şu an için imkansız olduğunu söylüyor. Seçmenlerin siyasal tercihlerinin sandığa yansımasının böylesi bir çatışma ortamında mümkün olamayacağını ifade eden Yeğen, yine de tüm olumsuz koşullara rağmen seçimlerin yapılacağını düşünüyor. Yeğen, “Türkiye siyasi tarihinde daha önce hiç seçim ertelenmedi. Eğer 1 Kasım seçimleri ertelenirse, bu Kürt sorunu ve PKK’nin sistemi kilitleyecek güce ulaştığının kabulü anlamına gelir. Bu yüzden devletin ve hükümetin her ne olursa olsun seçime gideceğini düşünüyorum” değerlendirmesinde bulunuyor. Yeğen, son günlerde HDP’ye yönelik saldırılara da dikkat çekiyor. Saldırıların ülke genelinde örgütlü bir biçimde gerçekleştirildiğine vurgu yapan Yeğen, “Bu saldırılarla HDP seçmenlerine gözdağı verilip sandığa gitmelerinin önüne geçilmeye çalışılıyor” diyor.

'Sokaktaki tepkiler kontrol altına alınmalı'

Asker cenazelerinin nüfusun çoğunluğunda ciddi bir psikolojik bozulmaya neden olduğunu vurgulayan Dr. Nihat Ali Özcan da, “Ancak sokağa yansıyan bu tepkiler kontrol edilmezse, sonuçlarının çok ağır olacağını dünya tarihindeki örneklerden biliyoruz” diyor. Sosyal medyada ölümler ve çatışmalara ilişkin paylaşılan görüş ve videoların da toplumsal reaksiyonu beslediğini belirten Özcan, “Hangi haber ya da videonun doğru olup olmadığını bilmeden galeyana gelen kesimler oluyor. Bu tarz tepkiler oldukça tehlikeli olabilir” diye konuşuyor. Türkiye'nin çok iyi bir seçim tarihine sahip olduğunu ve bu alanda herhangi bir şaibeye sahip olmadığını kaydeden Özcan, 1 Kasım’da yapılması planlanan genel seçimlerin nasıl yapılacağına ilişkin ise endişelerini dile getiriyor. Özcan, “Devlet elbette her bir oyun güvenliğini sağlayacaktır. Ama bu çatışma temposu böyle giderse, seçime katılım oranlarında bölgede ciddi bir düşüş görebiliriz” değerlendirmesi yapıyor. Doç. Dr. Atilla Sandıklı ise seçimlerin güvenli bir şekilde gerçekleştirileceğinden emin. Sandıklı’ya göre seçimlere kadar olan sürede gerçekleştirilecek operasyonlarla PKK büyük kayba uğratılacak ve seçim güvenliği sağlanacak. Sandıklı, “Evet şehitler oluyor ama PKK bunun 3-4 katı zaiyat veriyor. Böyle böyle bölgedeki insiyatifini kaybedecek. Eylemler belki 6-7 ay daha devam eder ama sonra bitecek” diyor.

Die Türkei in einer Spirale der Gewalt
Silvan'da yanmış araçlarFotoğraf: DISA

© Deutsche Welle Türkçe

Aram Ekin Duran