1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

'Darbeyi Erdoğan yaptırmadı'

19 Temmuz 2016

Başarısız darbe girişiminin ardından spekülasyonlar dolaşmaya başladı. Heinrich Böll Vakfı İstanbul temsilcisi Deutsche Welle’nin komplo teorileri ve Türk demokrasisinin geleceği ile ilgili sorularını yanıtladı.

https://p.dw.com/p/1JRPu
Fotoğraf: picture-alliance/AA/E. Atalay

Heinrich Böll Vakfı İstanbul temsilcisi ve İslam ilahiyatçısı Kristian Brakel Deutsche Welle'nin Türkiye'deki başarısızlığa uğratılan darbe girişimiyle ilgili sorularını yanıtladı.

Deutsche Welle: Erdoğan yanlısı göstericilerin darbe girişiminin başarısız kalmasını nasıl kutladıklarını birlikte izledik. İstanbul sokaklarından başka sesler de yükseliyor mu?

Kristian Brakel: Eleştirel sesler de çıkıyor. Ama bu sesler meydanlarda değil, sosyal medyada yükseliyor. Ülke bölünmüş durumda. Twitter'de milliyetçiler idam cezası talep ederken, diğerleri ‘darbe değil mizansendi' diyerek hükümetin darbeyi bizzat tezgâhladığını öne sürüyorlar. Bu da darbe sırasında ortaya çıkan beraberlik havasının dağıldığını gösteriyor.

Acemice yapılan darbe teşebbüsünün arkasında Erdoğan'ın olduğunu tahmin edenler de var. Bu iddiayı ortaya atanların hükümet karşısındaki tutumu nedir?

Türkiye'deki komplo teorilerinin sonu gelmez. Bu bakımdan anormal sayılmaz. Bu kez çarpıcı olan, AKP'yi desteklemeyenlerin güveninin hükümetten böyle bir şeyin beklenebileceği ölçüsünde az olmasıdır.

Kristian Brakel Leiter der Heinrich Böll-Stiftung Istanbul
Kristian BrakelFotoğraf: Heinrich-Böll-Stiftung/S. Röhl

Erdoğan'ın herhangi bir şekilde darbe teşebbüsünde parmağının olabileceğine inanıyor musunuz?

Cumhurbaşkanının akıllı telefon üzerinden CNN'e gönderdiği ilk mesajına bakmak bence yeter. Medyatik mizansenin ustası olan bir başkan, sözlerine ağırlık kazandırmaktan bu kadar uzak ve amatörce bir yöntem yerine başka bir yolu denerdi. Duruma hakim olduğu izlenimini uyandırmıyordu. Bütün bunlar hükümetin darbede parmağının olamayacağını gösteriyor.

Ayrıca komploya delil gösterilen belgelerin kanıt yerine geçemeyeceği de ortada. Darbe için sanıldığı kadar fazla eleman gerekmez. Önemli olan ordunun ve emniyetin diğer kesimlerinin darbeye müdahale edemeyecek kadar uzakta olmasıdır. Darbeciler kısmen bunu da denediler.

Erdoğan'ın karışmış olabileceğine dair şimdiye kadar hiçbir kanıt bulunmadı. Dolayısıyla buna hiç ihtimal vermiyorum.

Tahmininiz nedir?

Erdoğan hava limanındaki konuşmasında bizzat şu konuyu açtı:Ağustos ayında toplanacak olan Yüksek Askeri Şura'da kimin terfi edeceğine, kimin ise emekliye ayrılacağına karar verilecek. Erdoğan bazı komutanların alınacak kararlardan geniş ölçüde etkileneceğini söylemişti. Bu komutanların arasında darbe için el ele vermiş olanların da bulunması ihtimal dâhilindedir. Ancak şura kararları bilinmediğinden, bunların hepsi spekülasyondan ibarettir.

Darbecilerin bozguna uğratılması ona ne kadar güç kazandırır?

Bütün sorunları aşıp ülkeyi kontrol altına alabilecek kişi olma imajını biraz daha sağlamlaştırdı. Silahlı Kuvvetlerin de dahil olduğu, ülkedeki bütün elitlerin direnişini kıran kahraman imajını yarattı. Bu aynı zamanda partisinin muhafazakar dinci kanadına verilmiş bir mesajdı. Bütün bunlar onu daha da güçlü kıldı. Başkanlık rejimine geçiş arayışı yeniden hızlanır ve AKP bünyesindeki başkanlık karşıtları da bu arayışı desteklerlerse, şaşırmam.

Aralarında asker, yargıç ve savcıların da bulunduğu binlerce kişi gözaltına alındı. Darbeden önce de Erdoğan demokratik davranmamakla itham ediliyordu. Türkiye'deki gelişmeler nasıl bir yöne girecek?

Gözaltına alınan bütün yargı mensuplarının darbeyle ilişkisi olduğunu sanmıyorum. Hükümet karşıtı ve Gülen hareketiyle irtibatlı kişiler olabilirler. Bu kişilerin listesinin önceden çıkarıldığı varsayılıyor. Şimdi bu fırsattan yararlanmaya kalkışılması gelecek açısından hayra işaret etmiyor.

Zirvede kimsenin hesap soramayacağı tek bir kişinin bulunması hiçbir ülkeye hayır getirmez. Problem, başka ülkelerde de uygulanan başkanlık rejiminden kaynaklanmıyor. Asıl sorun meclisin yetkilerinin ve yargının bağımsızlığının kısıtlanacak olmasıdır. Bir ülkede kararlar sınırlı sayıdaki kişi tarafından alınır ve muhalefete söz hakkı tanınmazsa bu iyi olmaz.

© Deutsche Welle Türkçe

Nicollas Martin