1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

'Türkiye yalnız kalmadı'

15 Nisan 2013

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, NSU davasıyla ilgili tartışmalarda Alman medyası ve siyasetinin Türkiye’nin yanında yer aldığını söyledi. Arınç, DW Türkçe’nin sorularını yanıtladı.

https://p.dw.com/p/18GI1
Fotoğraf: dapd

Alman Anayasa Mahkemesi’nin NSU davasında yabancı basın mensuplarına da yer verilmesi gerektiği yönündeki kararı Türkiye’yi memnun etti. Alman medyası ve siyasetinin bu konuda Türkiye’yi yalnız bırakmadığını belirten Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Bunun için teşekkür ediyoruz” dedi. Türkiye ve Almanya arasındaki ilişkilerin son dönemde güçlendiğini kaydeden Arınç, Paris ziyareti sırasında DW Türkçe'nin sorularını yanıtladı:

- Anayasa Mahkemesi, yabancı basın mensuplarının da NSU davasını izlemesi gerektiğine karar verdi. Böylece Türk basını da davayı izleyebilecek. Ama Türkiye de gözlemci statüsü ile davada bulunmak istiyordu. Bu konudaki beklentiniz nedir?

Arınç: Almanya'da son 10 yıl içerisinde, şu ana kadar bilinen rakam olarak 8 yurttaşımızın hayatını kaybetmiş olduğu mesele Türkiye’yi çok yakından ilgilendiriyor. Maalesef bu cinayetler önce ‘dönerci cinayetleri' ismiyle biraz da hafife alınmak suretiyle karşılandı. Ancak daha sonra yapılan soruşturmalarda bu cinayetlerin Nasyonal Sosyalist Yeraltı örgütü tarafından işlendiği ortaya çıktı. Bunun üzerine devlet yetkilileri özür dilediler. Irkçılık, nefret söylemleri ve cinayetlerin kesinlikle tasvip edilemeyeceğini söylediler. Bununla ilgili yargılama da geçtiğimiz günlerden itibaren Almanya gündemine düştü. Tabii Münih Eyalet Mahkemesinin sınırlı sayıda gazeteciyi içeriye alacağını ve Türk medyasına yer ayrılmadığını üzüntüyle gördük. Ben de genelde medyadan sorumlu bir Başbakan Yardımcısı olarak bir ay kadar önce Almanya’ya yaptığım ziyarette Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Maria Böhmer’in çok iyi niyetli yaklaşımını da gördüm. Onu da takdir etmeliyim. Bu cinayetlerin aydınlatılmasının hem Almanya hem de Türkiye için çok önemli olduğunu, yargılamaların adil ve şeffaf bir şekilde herkes tarafından izlenmesi gerektiğini ifade etmiştim. O da aynı düşünceleri paylaştı. Bazı televizyonlar ARD gibi TRT’ye kendi imkânlarını vermek istediler, ancak mahkeme kabul etmedi. Başka bir salona yayın yapılmasını istediler, mahkeme onu da kabul etmedi. Bu Alman yöneticiler ve Alman medyası tarafından eleştirildi. Bunun için de teşekkür ediyoruz. Türkiye yalnız kalmadı bu konuda. En sonunda yapılan bir müracaat üzerine Alman Anayasa Mahkemesi bu tür bir yargılamanın doğru olmadığı, bütün imkânlar kullanılarak şeffaf bir yargılamanın yapılması için Türk medyasına veya devlet yetkililerine de yer ayrılması gerektiği, tam ayrıntılarını bilmiyorum ama… biz bu şekilde algıladık, bir karar verdi. Şimdi bu kararın uygulanmasını bekliyoruz. Yargılamayı takip edeceğiz ve bu karara uygun olarak Türk medyasının da yargılama sırasında hazır bulunmasını ve haberleriyle bu önemli olayların takip edildiğinin gösterilmesini bekliyoruz.

- Aşırı sağcılık Almanya’nın en önemli sorunlarından biri ve aşırı sağcılık Almanya’da yaşayan Türkleri yakından ilgilendiriyor. Ki Almanya’da her yangın olduğunda Türkiye tedirgin oluyor, acaba bu aşırı sağcı bir saldırı mı' diye. Siz Ankara’dan aşırı sağcılık sorununu nasıl takip ediyorsunuz?

Arınç: Sadece orada değil, Danimarkasıyla, Hollandasıyla belki Fransasıyla… Bütün ülkelerde dozu belki farklı olmakla birlikte bir yabancı düşmanlığı, rasizim ve nefret söylemleri, Müslümanların dini değerlerini aşağılama gibi ya da İslamofobi, İslam korkusuyla hareket eden bazı davranışları, bazı yayınları, siyasetçilerin çok fena, çirkin yaklaşımlarını görüyoruz. Bu konuda devlet olarak uyarıyoruz, yani bunun bir uluslararası suç olduğunu hatta ortaya koymaya çalışıyoruz, bunların terörle eşanlamlı olması gerektiğini ifade ediyoruz. Fakat o ülkelerin şüphesiz kendi iç politikalarında bunun çok aşağılık bir suç olduğunu, bu suçların çok ağır cezalarla karşılanacağının gösterilmesi lazım. Ancak bu bazı ülkelerde iç politikaya kurban gidiyor. Bazı politikacılar özellikle bunları körükleyerek oy almaya çalışıyorlar. Ben bunun bütün ülkeleri ilgilendiren, şüphesiz başta BM’yi ilgilendiren, takibinin mutlaka yapılması gerekli ve çok farklı önlemlerin alınabileceği bir platformda karşılanması gerektiğini düşünüyorum.

- Almanya ve Türkiye arasındaki ilişkiler son dönemlerde güçlendi. İki ülke arasında terörle mücadele konusunda da daha sıkı bir işbirliği yapılıyor, özellikle de barış süreci ile birlikte. Bu işbirliği nasıl gidiyor, Almanya’dan barış sürecine destek var mı?

Arınç: Geçmişe göre daha iyi. Özellikle çözüm sürecinin başlamış olmasını Alman hükümeti olumlu karşıladı. Tabii biz taleplerimizde, isteklerimizde bugüne kadar karşılık bulamadık. Mesela takip edilen, haklarında yakalama kararı çıkartılan veya terör örgütüne maddi yardım toplayan veya haraç yoluyla bazı paralar elde edenlerin bunu Türkiye’ye aktardıklarını bugüne kadar pek çok örnekleriyle ortaya koymuştuk. Suç işlediği bilinen, delillendirilen isimlerin kırmızı bültenle aranması karşılığında Türkiye’ye iade edilmeleri gerektiğini söylüyorduk. Ancak maalesef 10 talebimiz varsa, bunlardan sadece birisine karşılık bulduk. Diğerleri eften püften nedenlerle geçiştirilmişti. Ama bu dönemde terörle mücadelede daha iyi bir işbirliği yapacağımıza inanıyorum. Buna dair veriler de elde etmeye başladık. Ama önemli olan söz değil, icraattır. Biz de bu icraatların Türkiye’nin lehine olacak biçimde devam etmesini istiyoruz.

- Türkiye'de çözüm süreci başlatıldı, bu çözüm sürecinden sonuç alınması konusunda zamanla ilgili bir öngörüde bulunabiliyor musunuz?

Arınç: Hayır, bir tarih vermek şu gün bu mesele bitmiştir, demek mümkün değil. Bunu söyleyenler yanlış yaparlar. Biz sürecin içindeyiz. Bu süreçte önümüze bazı engeller de çıkabilir veya süreci uzatacak birtakım engeller, davranışlar veya provokatif olaylar meydana gelebilir veya örgüt bazı sözlere veya talimatlara uymakta direnebilir, uymamak isteyebilir. Bütün bu ihtimalleri içine aldığımız zaman bunun en iyi şekilde ve en kısa zamanda şüphesiz sonuçlanmasını istiyoruz. Fakat aralık sonunda hepimiz başladığını biliyoruz, Sayın Başbakan İmralı ile görüşme yapıldığını söylemişti. Sonra BDP’den dört heyet arka arkaya gittiler. Oradan alınan mesajlar da süreci olumlu yöne götürecek nitelikte. Üç ayda geldiğimiz noktaya bakarak, kat ettiğimiz mesafenin çok büyük olduğunu görüyorum. Aynı hızda devam edersek herhalde uzun sürmeyecek, bu süreç başarıyla sonuçlanacak.

© Deutsche Welle Türkçe

Haber: Hülya Schenk

Editör: Ayhan Şimşek