1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Türkiye’de yeni dönem

14 Haziran 2011

AKP’nin yüzde 49,9 oy alarak iktidarını güçlendirdiği seçimin ardından gözler zorlu konulara çevrildi. Yeni anayasa ve Kürt sorununun çözümü konularında Meclis’te uzlaşma sağlanabilecek mi? Uzmanlar değerlendirdi:

https://p.dw.com/p/11ZjW
Fotoğraf: AP

Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) zaferiyle sonuçlanan 24'üncü genel seçimlerin sona ermesiyle birlikte, seçim kampanyaları nedeniyle gündemin arka sıralarına düşen konular yeniden tartışılmaya başlandı.

Radikal gazetesi Ankara Temsilcisi Deniz Zeyrek
Radikal gazetesi Ankara Temsilcisi Deniz ZeyrekFotoğraf: DW

Radikal gazetesi Ankara Temsilcisi Deniz Zeyrek, Türkiye'nin önündeki siyasi süreci üç vadeye ayırıyor. Kısa vadede hükümetin kurulacağını belirten Zeyrek, “Orta vadede anayasa tartışmaları başlayacak. Seçim öncesi bütün partiler 12 Eylül anayasasının artık Türkiye’ye dar geldiğini söylemişti. Bu konuda bir süreç başlayacak. CHP ile AKP'nin, hatta BDP’nin bazı ortak anayasa değişikliği önerileri var, belki onlarda bir uzlaşma sağlanabilir ve değişiklik yoluna gidilebilir. Ama başkanlık sistemi, Kürtlerin taleplerini karşılayacak bazı değişiklikler tartışmalara neden olabilir, uzlaşmayı zorlaştırabilir. Belki AKP, beş eksiğini transferlerle kapatarak yeni anayasasını yeniden referanduma götürebilir. Ben bu süreçte cumhurbaşkanlığı seçimini de dikkate alacak olursak Başbakan’ın uzlaşma arayışında olacağını düşünüyorum. Son aşaması da cumhurbaşkanlığı seçimi olacak” diyor.

Uzlaşma sağlanabilecek mi?

(TEPAV) Kıdemli Politika Analisti Nihat Ali Özcan
(TEPAV) Kıdemli Politika Analisti Nihat Ali ÖzcanFotoğraf: DW

Mecliste anayasayı tek başına değiştirebilecek sandalye sayısına erişemeyen Adalet ve Kalkınma Partisi’ne yeni anayasanın diğer partilerle uzlaşarak hazırlanması yönündeki çağrılar artıyor.

Konuyu değerlendiren Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Kıdemli Politika Analisti Nihat Ali Özcan uzlaşma konusunda fazla umutlu olmadığını ifade ediyor. Özcan, “Büyük ihtimalle CHP, MHP ve bağımsızlar, ki bağımsızlar açısından daha çok Kürt meselesi öne çıkacak, ama diğer iki parti açısından, başkanlık sistemi meselesinde bunun Erdoğan’ın kişisel bir kariyer planlamasıymış gibi anlaşılıp bununla ilgili bir takım ciddi itirazlar olacak gibi gözüküyor. O yüzden ben kısa vadede parlamento içerisinde, meclis aritmetiği içerisinde partilerin anayasa değişikliği konusunda uzlaşabileceklerini pek sanmıyorum” sözleriyle öngörülerini dile getiriyor.

Kürt sorununda çözüm arayışı

Barış ve Demokrasi Partisi üyesi bağımsız milletvekillerinin meclisteki sayısının artması ile birlikte Kürt sorununun çözümüne ilişkin tartışmaların da gelecek dönemde etkili olması bekleniyor. Nihat Ali Özcan, hükümetle pazarlıkların yalnızca parlamento içinde yürütülmemesi ihtimaline, “Önümüzdeki süreçte Kürt meselesinde Öcalan’ın hem perspektifi, yaklaşımı, hem Kandil hem de parlamentoya giren grubun senkronize olmuş bir biçimde bu meseleyi hükümetin önüne getirip zaman zaman onunla parlamento düzeyinde zaman zaman da belki şiddet düzeyinde pazarlık yaparak, meseleyi ilerletme, en azından hükümeti ikna etme ya da belli politikalara yönlendirme konusunda bir takım çabalarının olacağını düşünüyorum” sözleriyle dikkat çekiyor.

AKP'nin dış politika çizgisi

Bir yandan Avrupa Birliği tam üyelik müzakereleri, diğer yandan da Arap ülkelerindeki köklü değişimler sürerken üçüncü kez iktidara gelecek olan Adalet ve Kalkınma Partisi’nin izleyeceği dış politika da merakla bekleniyor.

Radikal gazetesi Ankara temsilcisi Deniz Zeyrek, Avrupa Birliği ile olan ilişkilerde eski coşkunun yeniden yakalanmasına ihtimal vermediğini söylerken, politika analisti Nihat Ali Özcan ise Türkiye’nin bölgedeki rolünün ağrılık kazanabileceğine dikkat çekiyor. Türkiye’nin Arap baharı açısından ekonomik olarak, kültürel olarak, güvenlik olarak, ideolojik olarak ciddi bir rol oynayabileceğini söyleyen Özcan, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bütün mesele bu rolün Avrupa Birliği ülkeleri ile nasıl regüle edileceği, nasıl düzenleneceği veya birlikte götürüleceği meselesi. Bu da sadece Türkiye’nin tutumundan çok, Türkiye AB ilişkileri ile de ilgili bir konu. Çünkü geçmişte yakın bir zamana kadar ciddi sorunlar yaşandı, İran meselesinde, Libya politikaları meselesinde, Filistin meselesinde Türkiye Avrupa Birliği’yle perspektif olarak bir takım problemler yaşadı. Eğer AB Türkiye ile olan ilişkilerini tam üyelik seviyesine getirirse başka bir senaryo yaşanır, mevcut durum kalırsa başka bir senaryo yaşanır diye düşünüyorum.”

© Deutsche Welle Türkçe

Haber: Başak Özay/Ankara

Editör: Hülya Köylü