1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Türkiye'nin geçmişiyle yüzleşmesi

Rainer Sollicp / DW15 Nisan 2005

Batı dünyasında, Anadolu’da yaşayan Ermenilerin toplu halde sürgün edilmesinin ve bunların yüzbinlercesinin ölümüne yol açan olayların başlangıcı olarak kabul edilen 24 Nisan 1915 tarihinin üzerinden 90 yıl sonra uluslararası gündemde Ermeni sorunuyla ilgili tartışmalar alevlendi. DW’den Rainer Sollich’in yorumu:

https://p.dw.com/p/AZx9

“Yüzbinlerce Ermeni’nin öldüğünün kabul edilmesi, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesinin resmi koşulları arasında değil. 90 yıl önce parçalanmakta olan Osmanlı Devleti’nde yaşayan Ermeniler’in başına gelenlerden dolayı Türk hükümetinin özür dilemesi de resmi bir koşul değil.

Buna rağmen, Avrupa’da, Ankara’nın Türk tarihinin karanlık sayfalarına özeleştiri ve milliyetçi tabular olmadan yaklaşması yönünde haklı bir beklenti var. Ne kadar çok vurgulansa yeridir: Avrupa Birliği salt ekonomik bir kulüp değil. Halkların uzlaşması düşüncesi temelinde kurulmuş bir değerler topluluğu. Bunun en saygıdeğer örneklerinden birini de bundan 50 yıl öncesine kadar can düşmanı olan Almanya ve Fransa verdi.

Bu nedenle, Avrupa’da artık geçmişteki şiddet patlamalarının inkarına ya da bunların zararsız gösterilmesine yer yok. Bunun artık Ankara’da da anlaşılması gerekli. Her şeye rağmen, Ermenistan’la ilişkilerin mecliste görüşülmesi kayda değer bir olay. Üstelik Türk Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, komşu Ermenistan’a ortak bir tarihçiler komisyonu kurulmasını dahi önerdi. Kuşkusuz bu bir ilerleme.

Ama tek ilerleme. Özeleştiri, utanç ya da en azından kurbanlara acıma gibi şeylerden eser yok. Bunun yerine sadece, Ermeniler’in kitleler halinde öldürülmesi, Ermeni ya da diğer Hristiyan azınlıkların ayaklanmalarında öldürülen Müslüman Türkler’in kaderine mahsup edildi. Tabii tarihsel gerçeğin bir yönü de bu. Ama, işte sadece bir yönü... Neden kendi sorumluluk alanlarında olan suçlara da bakmıyorlar? Belli ki bunu yapmak için gereken kendine güven ve bilinçten yoksunlar.

Ermeni konusunun, Türk kamuoyunda yarattığı milliyetçi dalgalar ve tepkiler tedirginlik verici. Kısa süre önce Türk yazarı Orhan Pamuk, Türkiye’de 30 bin Kürt ve 1,5 milyon Ermeni’nin öldürüldüğünü söylediğinde sadece davalar değil, ölüm tehditleri de yağdı. Bu ortam ancak, okullar ve ders kitaplarından başlayan bir aydınlanmayla aşılabilir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki görüşme, bu konuda siyasilerin bile önünde daha gidecek çok uzun bir yol olduğunu gösterdi. Bunların Avrupai ergenliğinden söz etmek maalesef olanaksız.

Fakat Almanlar’ın da Ermeniler’in kaderinde sorumluluk payı olduğu unutulmamalı. O dönemde Türkler’le bağlaşık olan Alman Krallığı, Ermeniler hakkındaki planları başından beri biliyordu. Ama göz yumdular. Savaş stratejilerine uymadığı için.“