1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Tahran'dan iyi niyet göstergesi

Peter Philipp15 Kasım 2004

Almanya, Fransa ve İngiltere’nin ısrarlı görüşmeleri sonunda İran, nükleer programı konusundaki anlaşmazlıkta çözüme yanaşmış görünüyor. Merkezi Viyana’da bulunan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, İran’a 25 Kasım’a kadar süre tanıyarak, nükleer programı hakkındaki bilgileri gün ışığına çıkartmasını talep etmişti. Tahran’ın Enerji Ajansı’a verdiği bilgide, uranyumun zengileştirilmesi konusundaki tüm işlemlerin durdurulduğu bildirildi. DW editörlerinden Peter Philipp'in konuyla ilgili yorumu:

https://p.dw.com/p/Aa00

İran’a tanınan sürenin dolmasına sadece 10 gün kalmıştı. Bu süre içinde sorun çözüme kavuşmasaydı, Almanya, Fransa ve İngiltere, ABD’nin baskısına boyun eğerek, konuyu BM Güvenlik Konseyi’ne götürmek zorunda kalacaklardı. Şimdi bu önlenmiş oldu.

En azından şimdilik... Tahran’ın, uranyum maddesinin zenginleştirilmesi planlarını ‘geçici olarak’ dondurmaya hazır olduğunu açıklaması üzerine, üç Avrupalı ülke de, bunun karşılığında İran ile ticari ilişkileri derinleştirme ve teknik işbirliği taahhüdünü yerine getireceğini bildirdi. Bunlar arasında İran’a nükleer sektörle ilgili teknoloji sevkiyatı da bulunuyor. Bunun ön şartı ise, İran’ın sözünde durması ve nükleer araştırmalarını sadece sivil amaçlarla yapması.

Şimdilik bir uzlaşmaya varıldı diyoruz, çünkü iki taraf da bu uzlaşmanın ayrıntılarını gelecek Aralık ayında görüşmek istediğinden, kimsenin şimdiden bu görüşmelerin sorunsuz noktalanacağını öngörmesi mümkün değil. Bu konuda çekinceleri olanlar, böylece İran’ın kandisine tanınan süreyi geçiştirmiş olduğunu belirterek, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı müfettişlerinin İran’da bulunduklarına, Avrupalılar'ın durumdan hoşnut olduğuna, Washington’un da bu gelişmeler ışığında şimdilik geri adım atmak zorunda kaldığına dikkat çekiyorlar.

ABD’nin Irak’ta zaten yeteri kadar sorunu var. Silahlı yeni bir harekata kalkışması çıkarına değil. Bu yüzden de Amerikan Dışişleri Bakanı Colin Powell, haftasonunda verdiği bir demeçte, İran’a silahlı bir müdahalenin planlanmadığı güvencesi veriyordu. Powell’ın İngiliz meslektaşı Jack Straw da paralelde konuşuyordu.

Ne var ki, bu senaryo insana bir yerlerden tanıdık geliyor: Bir yıl önce de Avrupalılar İran ile görüşmelerden başarıyla çıkmışlar, Tahran nükleer programını yaygınlaştırmama yönündeki ek protokolü imzalamaya ve uranyum maddesini zenginleştirmekten vazgeçmeye hazır olduğunu bildirmişti. Ancak daha sonra buna sadece ‘geçici’ olarak hazır olunduğu sinyali verildi, ondan sonra da İran ile Avrupalılar arasında aylarca git-gel yaşandı... Ta ki şimdiki anlaşmaya kadar, ama bu da bir ‘şimdilik’ sıfatı taşımakta.

Tabii ki tek başına uranyum maddesinin zenginleştirilmesi uluslararası anlaşmalara aykırı bir faaliyet değil. Ancak, Avrupalı devletlerin bu konuda İran’a besledikleri güvensizlik nedeniyle, güven artırıcı önlemlerin oluşması için bir geçiş süresine ihtiyaç var. Her iki tarafın da dürüst olduğunu kanıtlaması gerekiyor. İlişkiler ne kadar güven verici olursa, diyalog da o kadar özgür yürütebilecek. Beyaz Saray patronunun, ‘şer ekseni’ dediği ülkelerden ikincisine saldırmaya yeltenme şansı da o ölçüde azalacaktır.