1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

‘Tek adam iktidarı’ tehlikesi

17 Haziran 2013

DW Türkçe Yayınlar Sorumlusu Baha Güngör, 'Başbakan Erdoğan'ın hükümet karşıtı eylemlere yönelik tutumunun tehlikeli bir ‘tek adam iktidarı' iddiasını yansıttığı' yorumunda bulunuyor.

https://p.dw.com/p/18rHn
Fotoğraf: Reuters

Recep Tayyip Erdoğan, akılcılığa geri dönüş ve bu şekilde gerilimi yatıştırma noktasını kaçırdı. Türkiye Başbakanı yatıştırıcı, samimi bir diyalog ve iç barış yerine siyasî karşıtları ile çatışma yolunu seçti. Cumartesi akşamı Gezi Parkı’nda çevreciler ve sivil toplum gruplarının bulunduğu çadırları zalimce bir operasyonla yıktırması, tehlikeli bir ‘tek adam iktidarı' iddiasını yansıtıyor. Polisin kadın, çocuk ve yaşlılara yönelik duyarsız tutumunun, 90 yıllık cumhuriyet tarihinde eşi benzeri yoktur.

Erdoğan, demokrasinin temel kurallarını pek anlayamamış görünüyor. Hafta sonunda partisi AKP’nin Ankara ve İstanbul’da düzenlediği iki mitingde bunu kanıtladı. AKP taraftarları belediyelerin ellerindeki tüm imkânlar kullanılarak mitinglere taşınırken, Erdoğan’ın polisi Ankara ve İstanbul’da kendisine karşı düzenlenen protesto gösterilerini yine göz yaşartıcı gaz ve kısmen kimyasal maddelerle zenginleştirilmiş tazyikli su ile engelledi.

Devletler hukukuna bağlılık kuşkusu

DW Türkçe Yayınlar Sorumlusu Baha Güngör
DW Türkçe Yayınlar Sorumlusu Baha GüngörFotoğraf: DW

Tüm risklere, hatta hayatî tehlikeye rağmen protestolara katılımın artması, Erdoğan karşıtı cephenin, AKP diktasına karşı cesaretini yitirmediğini gösteriyor. Yaralılara ilk yardım yapılan hastane ve otellere bile göz yaşartıcı gaz sıkan polisin tutumu, Erdoğan hükümetinin devletler hukukuna bağlılığı konusunda da kuşku doğuruyor.

Erdoğan’ın kendisinden farklı düşünen siyasî parti ve gruplar karşısında öfkeden gözü dönmüş durumda. Ana muhalefet partisi liderinin adını bir çırpıda teröristlerle birlikte anmak, onun siyasî muhaliflerine karşı demokratik mücadeleye yeterince saygı duymadığının göstergesidir. Kontrol edemediği gazete, radyo ve televizyon kanallarını denetim kurulları üzerinden susturuyor ya da katı cezalara maruz bırakıyor. Uluslararası medyanın geçtiği haberleri kontrol edemiyor, onları Türkiye’nin kalkınmasını istemeyenlerin yurt dışındaki işbirlikçisi olmakla suçluyor.

"Siyasî büyüklük gösteremedi"

Halbuki bu kadar acele tepki verip hataya düşmesi için hiçbir neden yoktu. Türk ekonomisi iyi durumda, turizm serpilmeye devam ediyor ve Türkiye’nin bölgesindeki önemli rolü yurt dışından yoğun destek görüyordu. Şimdi ise İslam ve demokrasinin laiklik temelindeki barışçıl birlikteliği tehlike altında.

Erdoğan, uluslararası alanda saygı duyulan, demokratik açıdan meşru bir başbakanın siyasî büyüklüğünü gösteremedi. Gazetecilere ve farklı düşünenlere yönelik tutumu nedeniyle yurt içi ve yurt dışından gelen eleştirilerin dozu arttıkça sinirleri bozuldu, 2011’de elde ettiği yüzde 50’lik oy oranını 2015 meclis seçimlerinde daha da arttırma beklentisi içinde sabrını yitirdi.

"Avrupa yüzüstü bırakmamalı"

Şu an kesinlikle olmaması gereken şey, Türkiye ile AB üyelik müzakerelerinin durdurulmasıdır. AB, özellikle de Almanya, Türkiye’deki demokrasi hareketini yüzüstü bırakmamalıdır. Avrupa’nın, Türkiye’deki gelişmelere etki edebilme imkânlarını koruması gerekir. Çünkü Türk iç politikasında gerginliğin hızlı bir şekilde yatışması muhtemel görünmüyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Yorum: Baha Güngör

Editör: Beklan Kulaksızoğlu


DW Türkçe'yi Facebook (https://www.facebook.com/dwturkce), Twitter (https://twitter.com/dw_turkce) ve Youtube (http://www.youtube.com/deutschewelleturkish) üzerinden de takip edin!