1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

"Terörün panzehri refah ve özgürlük"

Peter Philipp/DW12 Nisan 2007

Çarşamba günü Cezayir'in başkentinde onlarca kişinin ölümüne, yüzlercesinin de yaralanmasına yol açan bombalı saldırıların arkasında El Kaide’nin olması, şimdiye kadar bu terör şebekesinin hışmına uğramamış olan Kuzey Afrika ülkelerini büyük endişeye sevketti. DW editörlerinden Peter Philipp’in konuyla ilgili yorumu...

https://p.dw.com/p/AZlK

11 Eylül’den sonra terör saldırılarını Usame Bin Ladin liderliğindeki El Kaide örgütüne mal etmek alışkanlık haline geldi. Böylece hem saldırı ve sorumlularını lanetlemek hem de devletin çaresizliğine gerekçe bulmak kolaylaşıyor.

Failler de artık, ‘dünyanın bir numaralı terör limited şirketi’nin adını kullanmaya başladı. Bin Ladin’in artık 11 Eylül sonrasının Bin Ladin’i olmamasına ve terör örgütünün örgüt olmaktan çıkıp isim hakkını kullandıran bir yapılanma haline gelmiş olmasına rağmen...

Bu yılın başlarından beri Mağrip’teki fanatik gruplar Cezayir, Fas, Moritanya ve Tunus’taki eylemlerini El Kaide imzasıyla süslemeye başladı. Maksatları rejimi devirip şeriat düzenini kurmak.

1990’lı yıllarda da böyleydi. 1992 yılında Cezayir’deki seçimleri kazanan İslamcıların iktidara gelmesine izin verilmemesi üzerine fanatik dinciler ülkeyi cehenneme çevirmişlerdi. Eylemci grupların çekirdeğini Afganistan’daki Sovyet işgaline karşı savaşmış olup aynı düzeni ülkelerine de taşımak isteyen Cezayirli fanatikler oluşturuyordu.

Afganistan, Cezayir’deki eylemleri El Kaide’ye bağlayan halkaydı. Ama terörün emelleri yereldi. Ortam müsaitti. Rejimin baskısı, gençliğin geleceksiz bırakılması ve öncelikle Fransa ve ABD gibi ‘dinsiz’ sayılan ülkelerle yakınlaşma arayışı terörü besliyordu.

Cezayir Devlet Başkanı Abdümaziz Buteflika bu şeytani döngüyü kırmak için radikal İslamcılara af önerdi. Ama Salafiler uzlaşma elini tutmak yerine terörü azdırmaya ve komşu ülkelere de yaymaya karar verdiler.

Cezayir saldırılarından, ulusal uzlaşma arayışının bozguna uğradığı sonucunu çıkarmak yanlış olur. İç savaşa 200 bin kurban veren Cezayir halkı barış ve huzur istiyor. Tabii biraz refah ve hürriyet de. Bu gerçekleşmediği sürece terör bütün Mağrip ülkelerinde sempatizan bulacaktır. Ve teröristlerin nefreti sadece ülkelerindeki yönetimleri değil ama iktidar sahiplerinin Avrupa ve Amerika’daki dostlarını da hedef alacaktır.