1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Terör saldırıları ABD'nin gözünü korkuttu

Thomas Reinke25 Temmuz 2005

Londra’daki saldırılar, New Yorkluların 11 Eylül panaroyasını depreştirdi. Polis güvenlik önlemlerini artırdı. Perşembe gününden bu yana da metro istasyonları, tren garları ve otobüslerde çanta araması yapılıyor.

https://p.dw.com/p/Aagn
Londra ve Mısır saldırıları Amerikalılara 11 Eylül saldırısını anımsattı
Londra ve Mısır saldırıları Amerikalılara 11 Eylül saldırısını anımsattıFotoğraf: AP

Bu kadar yoğun güvenlik önlemleri şimdiye dek sadece çok önemli günlerde alınırdı. Örneğin Cumhuriyetçiler'in kongresi olduğunda veya kentte başka çok büyük bir olay yaşandığında. Ama Londra’daki bombalı saldırılar, New Yorklular'ın günlük hayat akışlarını da değiştirdi. New Yorklular, bundan böyle toplu taşıma araçlarında aramalarla yaşamak zorunda. Ama bu, 11 Eylül’ü yaşamış bir şehrin sakinleri için bile alışılması kolay bir durum değil. Kentte genel bir huzursuzluk hakim. Londra’daki son saldırıların, yani 21 Temmuz’da yaşanan olayların faillerinden birinin üzerinde bir ’New York tişörtü’ olması dikkatlerden kaçmadı. Polis Şefi Raymond Kelly, New Yorklular'ı sakinleştirmeye, teröristlere de gözdağı vermeye çalışıyor. Kelly şöyle konuşuyor:

"Bu uygulama potansiyel teröristlerin canını sıkacaktır. Mükemmel bir çözüm olmasa da, kısmi bir önlem. Çok çalışıyoruz, başka önlemler de alacağız.

Görüş birliği sağlanabilmiş değil

Fakat güvenlik uzmanları, New Yok metrosundaki bu uygulamanın caydırıcılığı üzerinde fikir birliğine varabilmiş değil. Kimileri, hiç yoktan iyidir derken; kimileri de boş yere masraf yapıldığını söylüyor. Çünkü uygulamanın şöyle bir zayıf noktası var: Üzerlerini aratmak istemeyenler, elini koluna sallaya sallaya metro istasyonundan çıkabilir. Uygulanabilecek yegane yaptırım, üzerlerini aratmak istemeyenlerin metroya binmelerine izin vermemek. Ama kimse, üzerine aratmak istemeyenlerin, gidip arama olmayan başka bir istasyondan metroya binmesini engelleyemez.

New Yorklular'ın arama uygulamasına gösterdikleri tepkiler karışık, destek veren de var, vermeyen de. Sivil toplum kuruluşlarıysa, güvenlik gerekçesiyle, kişilik haklarının giderek kısıtlandığına dikkat çekiyor. Avukat Norman Siegel, aramaların Anayasa’ya aykırı olduğu görüşünde:

"Anayasa’ya göre, somut bir ipucu olmadan hükümetin arama yapması yasak. Çantanızı açın talimatıyla, hükümet sınırı aşmış oluyor."

Başka bir New Yorklu Eric Adams ise uygulama hakkında şöyle konuşuyor:

"İnsanların kişisel eşyalarının olduğu çantaları arayamazsınız. Bu utanç verici! Dünyanın en büyük polis teşkilatından daha iyisini beklemek hakkımız."

Irk ve sınıf ayrımı eleştirisi

New York Polis Şefi Kelly ise en çok aramalarda ırk ve sınıf ayrımı gözettikleri eleştirisine içerliyor. Çünkü bu eleştirilerin mahkemeye taşınması durumunda, polis teşkilatı milyonlarca dolarlık, zorlu davalarla karşılabilir. Kelly, tüm memurların belirli bir şemaya göre hareket ettiklerinin altını çiziyor:

"Tesadüf formülüne göre hareket ediyoruz. Bazen her on kişiden birinin, bazen de beyaz tişört giymiş olan herkesin çantası aranıyor. Ciddi biçimde şüphelenmedikçe bu tesadüf formülüne uyuyoruz."

Polis kontroller hakkında bilgi vermiyor

Ancak polis şefi, ilk günlerde kaç kişiyi kontrolden geçirdikleri hakkında bilgi vermekten kaçınıyor. Ama uygulamayla yapılan ilk açıklama da kimseyi şaşırtmadı. Kontrollerde şimdiye dek hiçbir şüpheli yakalanmadı.