1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Teröristlerle mücadele

Peter Philipp / DW8 Temmuz 2005

Londra’daki bombalı saldırılarda resmi rakamlar göre, 37 kişi öldü, 700’den fazla insan yaralandı. Londra’nın toplu ulaşım sistemine yönelik bu saldırıyı, adı bugüne kadar hiç duyulmayan, ama El Kaide’yle ilişkisi olduğu öne sürülen bir grup üstlendi. Peter Philipp’in yorumu:

https://p.dw.com/p/AZvT

“Resimler tanıdık. Olayın detayları hakkındaki kargaşa da öyle. Üzüntü dolu kınamaları da bundan önce şu ya da bu şekilde duymuştuk. 11 Eylül, New York saldırısından sonra, 11 Mart, Madrid saldırısından sonra ya da dünyanın başka bölgelerindeki diğer terör saldırılarından sonra. Bu kınamalara katılmamak mümkün değil. Günlük işlerine giderken sivillerin otobüslerde, metrolarda ya da diskoteklerde ayrımsız öldürülmesini ne haklı gösterebilir ki?

Terör saldırılarını hiçbir şey haklı gösteremez. Bu görüşte herkes birleşiyor. Sadece Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nde de değil. Ürdün’de yapılan bir İslam Konferansı’na katılanlar da bunu vurguladı, Berlin’de toplanan Müslüman din adamları da. Bunlar önemli açıklamalar.

El Kaide adına olayı üstlenen bir yazı da ortaya çıktı bile. Fakat en kötüsü, Londra olayı ile Müslümanlar’ı ve İslam’ı terörden sorumlu tutan genellemelerin tekrar ortaya çıkması olur. Bu tür genellemeler sadece varolan uçurumu büyütür. Demagogların, kuşkuları nefretle, güvenlik önlemlerini sınır çekmeyle ve denetimleri ayrımcılıkla karıştıranlar arasında yandaş bulmasını kolaylaştırır.

Denetim olmadan olmaz. Ama bu denetimler nereye kadar gidebilir? Londra saldırısının ardından bunlar da tartışılacak. Kesin olan, Londra’nın metro sistemi gibi bir sistemi ve milyonluk kentlerde insan taşıyan otobüsleri dünyanın en iyi denetiminin bile güvenli şekilde koruyamayacağı.

Havayollarındaki gibi kontroller bu sistemleri çökertir. Kontrollerin çok sıkı olmaması ve alışılmış kuşkulu şahıslar, yani Doğu’dan gelen insanlar üzerinde yoğunlaşmaması da zorunlu. Bu, ağır bir hata olur. Çünkü İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri’nde varolan toplumlar gibi çokkültürlü toplumlarda birlikte yaşamı tehlikeye atar. Bu da teröristlerin nihai zaferi olur.

Çünkü bu teröristler belki suçsuz insanları öldürebilir, ama biz temel ilkelerimize ve değerlerimize sahip çıkar ve şiddetin bunu engellemesine izin vermezsek, bu mücadeleyi kazanamazlar. Ancak Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nde yüzyıllardır uğruna mücadele verdiğimiz kendi değerlerimizi teröre karşı mücadeleye kurban edersek, ancak o zaman mücadeleyi kaybederiz.

Bu yönde gelişmeler şimdiden var. Ebu Gureyb, Guantanamo ya da Irak ve Afganistan’daki gizli hapishanelerde. Fakat özgür dünya olarak adlandırılan ülkelerde buna karşı çıkan ve buna karşı birşeyler yapan güçler de var. Bunların desteklenmesi gerekir. Sadece Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nde değil, İslam dünyasında da. Çünkü bu güçler din ve derilerinin renginden bağımsız olarak tüm insanların hak ve özgürlüklerini savunuyor. Teröristler de ayrım yapmıyor. Ama önemli bir fark var arada. Onlar cesetler arasında fark gözetmiyor.“