1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Sivil toplum artık söz sahibi

24 Ocak 2012

İçinde bulunduğumuz çağda barış politikalarından çevrenin korunmasına, iklim politikasından uluslararası ticarete kadar çeşitli alanlarda sivil toplum kuruluşları belirleyici rol oynuyor.

https://p.dw.com/p/13oky
Fotoğraf: AP

İlk sivil toplum kuruluşu 1823 yılında İngiltere’de ortaya çıktı. Bu, köleliğe karşı kurulan bir insan hakları örgütüydü. Zamanla güç kazanan sivil toplum kuruluşları, içinde bulunduğumuz küreselleşme çağında yerel aktörlerden evrensel ağlara kadar çeşitlilik gösteriliyor. Adından da anlaşılacağı üzere sivil toplum kuruluşları hükümetlere karşı sivil toplumun tarafını temsil ediyor ve sivil toplumun taleplerini dile getiriyor. Barış politikaları, çevrenin korunması, iklim politikaları, uluslararası ticaret sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarını yoğunlaştırdığı alanlardan sadece birkaçı.

Başlarda politik gelişmeleri gözlemlemekten başka bir amaçları yoktu. Sosyal ve çevre politikalarıyla ilgili olan bu gruplar, Birleşmiş Milletler tarafından sivil toplum kuruluşu adı altında bir kimliğe kavuştu. Zamanla hem yerel hem ulusal hem de uluslararası düzeyde etkileyen güçlü bir lobi konumuna geldiler. Greenpeace, Uluslararası Af Örgütü, Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF), Oxfam gibi kuruluşlar, çevre ve insan haklarının korunması konusunda bugün adeta Mercedes ya da Boeing gibi bir marka haline dönüşmüş durumda.

'Sivil toplum hareketi şart'

Siyasetin ve ekonomi çevrelerinin etkisine karşı, toplumun çıkarlarını savunmak için kurulan bu gruplar hakkında Bolivya’nın Birleşmiş Milletler eski büyükelçisi Pablo Solon şunları söylüyor: “Hükümetler bir sonraki seçimi düşünüyor. İnsanlığın ve doğanın geleceğini düşünmüyorlar. Ama eğer bir şeyleri değiştirmek istiyorsak bir sivil toplum hareketi yaratmamız gerekiyor. Sivil toplumun çok önemli bir rolü olduğuna inanıyorum.”

Birleşmiş Milletler Çevre Programı Sözcüsü Nick Nutall da bu düşünceleri “Küresel sivil toplum olmadan birçok süreçte ilerleme kaydedilemezdi” sözleriyle onaylıyor. Yıllardır sivil toplum kuruluşlarının Birleşmiş Milletler’e çeşitli konularda yeni yaklaşımlar taşıdığını gözlemliyor. Barış politikaları, çevrenin korunması, iklim politikaları ve uluslararası ticaret bunlardan bazıları. Birleşmiş Milletler 1992 yılından beri sivil toplum kuruluşlarının danışmanlık statüsünü tanıyor ve bu da onların kurumsal olarak kıymetini artırıyor.

BM zirvesinde rol oynuyorlar

40 Jahre Greenpeace
Fotoğraf: Robert Visser/Greenpeace

Nick Nutall, Birleşmiş Milletler'in Rio zirvesi ile ilgili şunları kaydediyor: "Rio'da 20 Haziran 2012 tarihinde yani ilk dünya zirvesinden 20 yıl sonra sivil toplum kuruluşlarının ve ekonominin büyük bir rol oynayacağı benim için açık. Artık gelecek hakkındaki kararların sadece hükümetler tarafından alındığı bir dünyada yaşamıyoruz."

Greenpeace, Doğal Hayatı Koruma Vakfı ya da Uluslararası Doğayı ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN) gibi büyük sivil toplum örgütleri ayrıca iklim görüşmeleri sırasında da kendi uzman delegasyonlarını oluşturamayan küçük ülkelere danışmanlık hizmetleri veriyorlar. Germanwatch adlı Alman sivil toplum kuruluşunun uluslararası iklim politikaları ekibinin başında olan Sven Harmeling bu konuda şunları söylüyor: “Bazı alanlarda sivil toplum kuruluşları konuları belirliyor veya bunların benimsenmesi üzerine büyük etkide bulunuyor. Böylece biz de görüşmelere kendimiz birçok katkıda bulunuyoruz.”

Sivil toplum kuruluşlarının zaferleri

Sivil toplum örgütlerinin müzakere güçleri de var. Örneğin Global Witness adlı İngiliz kuruluşu yasadışı yollardan elmas çıkartma karşılığında Afrika’nın savaş bölgelerindeki gruplara silah için para temin ettiğini ortaya koymuştu. Sonunda küresel şirketler teslim olmuş ve elmasların bu çatışmalarından muaf bir biçimde çıkartıldığını gösteren bir sertifika almak mecburiyetinde kalmıştı.

Çevre koruma örgütü Greenpeace ise 1995 yılında Kuzey Denizi’ndeki Brent Spar adlı petrol platformunun denizin dibini boylamasına engel olmuştu. Çevreciler Shell ve Esso petrol şirketlerine ait platformu işgal etmiş ve boykot çağrısında bulunmuştu. Bunun üzerine sırf Almanya’da Shell benzin istasyonlarındaki satış yüzde 50 oranında düştü ve Shell platformu kıyıya çekmek zorunda kalmıştı.

Sivil toplum kuruluşlarının kazandıkları bu gücü gelecekte de koruması bekleniyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Helle Jeppesen / Çeviren: Ercan Coşkun

Editör: Ahmet Günaltay