1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Tuna Deltası'nda kanal tehlikesi

Susanne Glass9 Eylül 2004

Ukrayna’nın, Tuna Deltası‘nda gemilerin işleyebileceği kanal açma çalışmaları, Avrupalı çevrecileri endişelendiriyor. Çevreciler, Avrupa’nın en büyük doğal bölgesinin tahrip olabileceğine dikkat çekiyorlar...

https://p.dw.com/p/AagI
Ukrayna, Tuna Deltası'nda gemilerin işleyebileceği bir kanal açmaya çalışıyor...
Ukrayna, Tuna Deltası'nda gemilerin işleyebileceği bir kanal açmaya çalışıyor...Fotoğraf: AP

Almanya’da doğan ve Karadeniz’e dökülünceye dek 18 ülkeden geçen Avrupa’nın ikinci büyük nehri, Tuna’nın BM Örgütü UNESCO tarafından korunmaya alınmış bir doğal park. Üçbin kilometre uzunluğundaki Tuna Nehri geçtiği ülkelerden aldığı atıklarla Romanya ve Ukrayna’dan denize döküldüğünde oldukça kirlenmiş oluyor. Bununla birlikte Tuna deltasında bir doğal denge mevcut. Bu denge, şimdi Ukrayna’nın Tuna deltasında bir kanal açma girişimi ile bozulacak. Bu sadece çevrecilerin değil, aynı zamanda uluslararası kurumları da kaygılandırıyor.

400 bin hektarlık Tuna Deltası, 1990 yılından bu yana UNESCO’nun dünya mirası listesinde bulunuyor. Delta’nın yüzde 90’nı Romanya sınırları içinde, yüzde 10‘u ise Ukrayna. Ancak Ukrayna’nın gemi trafiği için açacağı kanal deltanın tamamını etkileyecek. UNESCO, Avrupa Birliği ve Alman hükümetinin protestolarına rağmen Ukrayna çalışmalarını durdurmuyor. Fauna ve flora, özellikle de endemik bitkileri açısından Avrupa’nın en zengin ülkeleri arasında yer alan Romanya ise çalışmaları kaygıyla izliyor: Donau Enstitüsü Başkanı Romulus Stiuca, bu konudaki endişesini şöyle dile getiriyor:

"162 km. uzunluğunda gemilerin işleyebileceği bir kanal yapmak istiyorlar. Bu da Tuna’nın Klia kolunu bile kazacakları anlamına geliyor. Bu bölgede Avrupa’nın en büyük su kuşları sürüsü yaşıyor. 5200 farklı cinsten oluşan delta kuşları, kanallar ve göllerdeki su seviyesinin düşmesi ile hem yaşam alanlarını kaybedecek, hem de kolayca avlanabilir hale gelecekler.”

Avrupa’nın en sulak bölgesi

Klia, Tuna Deltası’nın en kuzeyindeki bölge ve deltanın en zengin bölgelerinden. Tuna Nehri, Karadeniz’e dökülmeden önce Tulça Nehri yakınlarında üç kola ayrılıyor, sonra 6 bin kilometrekarelik bir alanda Avrupa’nın en büyük sulak bölgesini olan deltasını oluşturuyor.

Labirent gibi su kanalları göçmen kuşların konaklama, ama aynı zamanda havyar elde edilen mersin balıklarının yumurtlama alanı. Pelikanlar, karabataklar, bataklık bitkileri, yabani domuzlar ya da kediler, Avrupa’nın başka bölgelerinde artık kalmamış birçok bitki ve hayvana burada rastlamak mümkün. Bükreşli biyolog Klaus Fabrizius, bu bölgede kanal yapımının deltayı onarılamayacak şekilde tahrip edeceğini söylüyor:

”Kanal yapımı bu bölgedeki su dağılımını değiştirecek. Klia kolu, suyunun yarısından fazlasını deltadan alıyor. Bu bölgenin kanal için genişletilmesi diğer bölgelerin kurumasına neden olacak. Su kalitesi de değişecek. Bu da onulmaz yaralar açabilir."

Kiev hükümeti suskun

Bükreş hükümeti, Kiev’e defalarca protesto mektubu gönderdi. Avrupa Konseyi, kanal yapımından ”büyük endişe” duyduğunu açıkladı. Berlin hükümeti de, Dışişleri ve Çevre bakanlıkları aracılığıyla endişesini dile getirdi, ama Kiev suskun kalmayı tercih ediyor.

Büyük bir gizlilikle başlatılan kanal yapımını bir Alman firması üstlendi, ancak Alman Çevre Bakanlığı sözcüsü firmayı engelleyecek hukuki imkanların olmadığını açıkladı. Bistroye Kanalı ile Karadeniz’e çıkışın kısaltılması ve yeni işyerleri vaat ediliyor, ama tüm bunlar Avrupa’nın en büyük doğal bölgesinin tahrip olması göze alınarak yapılıyor. Geriye çevreyi korumak için ekonomik yaptırımlar kalıyor ama buna da kimse yanaşmıyor.