1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Türkiye Cumhurbaşkanı Almanya'ya geliyor

17 Eylül 2011

Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül dört gün sürecek Almanya ziyareti için pazar akşamı Berlin'e geliyor. Almanya’nın önde gelen Türkiye uzmanlarından Prof. Dr. Udo Steinbach, ziyareti DW'ye değerlendirdi.

https://p.dw.com/p/12b8V
Fotoğraf: dapd

Sayın Steinbach, Türkiye Cumhurbaşkanı Gül Almanya'da toplam dört gün temaslarda bulunacak. Bu, resmî bir ziyaret için uzun bir süre. Gül'ün ziyaretinin Almanya ile yakınlaşma çabası olduğu söylenebilir?

- Evet öyle. Çünkü Almanya ve Türkiye'nin, birbirlerini ilgilendiren, üzerlerinde konuşacakları bir dizi konu var. Sayın Gül, birçok kez, Almanya’da yaşayan Türkler’in mükemmel ve aksansız Almanca konuşmaları gerektiğini dile getirirek, onlardan bunu talep ederek, ziyarette konuşulacak konuların yönünü tayin etmiş oldu. Yani Gül’ün temaslarında, burada yaşayan Türkler konusu ağırlık noktalarından birini oluşturacak. Diğer önemli konu ise Türkiye ile Almanya’nın Ortadoğu ve Arap ülkelerindeki isyanlar konusunda nasıl ortak bir tavır alacağına kafa yorması olacak. Türkiye bu konuda çok çaba harcadı, kısmen başarılı da oldu. Avrupa ise Arap ülkelerindeki isyanlar konusunda kendisine bir yer bulmaya çalışıyor. Türkiye, Avrupa olmaksızın, burada hareket alanının sınırlı olduğunu tespit etti. Avrupalılar da Türkiye ile birlikte bölgede daha fazla girişimde bulunabileceklerini gördüler. Ancak bölgede (Ortadoğu ve Arap ülkelerinde) Türkiye ile gelecekte atılacak ortak adımlar, icraatlar konusunda bir çalışma planı ve takviminin belirlenmesi gerekiyor.” 

Sayın Steinbach, Türkiye-AB ilişkisinde bir soğuma gözleniyor. Türkiye’nin üyelik müzakereleri konusunda bir ilerleme yok. Almanya Başbakanı Angela Merkel giderek daha fazla, Türkiye’ye sadece 'imtiyazlı ortaklık verilmesi’ görüşünü dile getiriyor. Türkiye çıkmaza giren görüşmeler nedeniyle biraz hâyâl kırıklığına uğramış görünmüyor mu?

-  Türkiye'nin böyle düşünmek için haklı nedenleri olduğunu düşünüyorum. Aslında Sayın Gül Almanya temaslarına dört gün ayırarak, bizlere bu konuyu kapsamlı bir biçimde dile getirmememiz için geniş bir hareket alanı tanımış oluyor. Türkiye-Avrupa ilişkisini, son aylarda ortaya çıkan yeni faktörler ışığında, yeniden şekillendirebiliriz. Ancak Türkiye ve Avrupa’nın Akdeniz, Ortadoğu ve Arap ülkelerinde geçmişten çok daha fazla ortak çıkarlara sahip olduğu gerçeğini de göz önünde bulundurmalıyız. Her iki tarafın da (Türkiye ve Almanya) Türkiye’nin Birliğe üyeliği konusunda şu an sergilediği ilgisiz tavrı, uzun süre kaldırmamız mümkün değil."

Udo Steinbach Marburg
Udo SteinbachFotoğraf: DW

Cumhurbaşkanı Gül, ülkesine Avrupa’da nasıl bir rol biçiyor?

-  Sayın Gül belki de ülkesinin AB üyeliğine inananan, buna ikna olmuş son siyasetçi. Sayın Erdoğan bu konuda bazı sorunlar görüyor, ancak Sayın Gül, Türkiye’nin AB’ye üye olmasını istiyor. Türkiye Cumhurbaşkanı birçok kez, Türkiye’nin Avrupa’nın desteğine ihtiyacı olduğunu söyledi ve özellikle de, Avrupa’nın, Türkiye’nin Ortadoğu ve Arap ülkelerinde üstlendiği rolün meşruluğunu  tanımasına, kabul etmesine ihtiyacı olduğunu vurguladı. Türkiye şimdiye kadar Avrupa’dan böyle bir tavır görmüş değil. Bu nedenle Sayın Erdoğan ve Sayın Dışişleri Bakanı’nın politikaları zigzaglar çiziyor.”

AB’nin yüzünü tekrar Türkiye’ye dönmesi gerektiğini, Türkiye yönünde adım atması gerektiğini söylediniz. AB özellikle hangi alanlarda bunu yapmalı?

-  Tamamen bütün alanlarda. Çünkü Türkiye’nin günün birinde AB üyesi olup olmayacağı konusunda, ciddi bir şüphe hakim. Bence bu temel bir çelişki. AB tarihinde ilk kez bir ülke ile yürüttüğümüz müzakerelerde, bu ülke tıpkı diğer ülkeler gibi olağanüstü biçimde teslim olmak, fedakarlık yapmak zorunda, olağanüstü biçimde değişmek zorunda ve bütün bunlardan sonra biz ona dönüp, 'Hayır, bu işin sonunda üyelik yok' diyoruz. Bu, ilk kez yaşanıyor. Bu, diğer hiçbir ülke ile yürütülen müzakerede olmadı. Türkiye konusu bu açıdan emsalsiz ve biz bu kısır, verimsiz bakış açısından vazgeçmek zorundayız.”    

Türkiye birçok konuda çaba harcadı, örneğin Anayasa'sını değiştirdi, insan hakları alanında ilerlemeler kaydetti. Ancak Türk hükümeti ne yaparsa yapsın, AB sürekli olarak, ‘yetmez’ diyor.

-  Doğru. Elbette Türk hükümeti iç politika açısından, Kürt sorununun çözümünü gündemine aldı. Aslında bu konuda çok az icraatta bulunuldu. Ancak bu konuda da Türkiye şu sonuca varacaktır: Eğer Türk devleti yetkilileri, Kürtlerin toplumsal sisteme entegre olmalarını sağlayacak, önemli adımların atılmasının AB tarafından ödüllendirileceğine emin olabilirlerse, o zaman, müzakerelerin verimli sonuçlanması halinde, işin ucunda AB üyeliğinin olduğunu söyleyeceklerdir."

Libyen Türkei Ministerpräsident Recep Tayyip Erdogan in Tripolis
Recep Tayyip ErdoğanFotoğraf: picture-alliance/dpa

Ancak bu konuda özellikle Almanya'da ciddi çekinceleri, itirazları sözkonusu. Öyle değil mi?

- İşte bu nedenle Sayın Gül dört gün süresince Almanya Başbakanı ve diğer politikacılara yoğun bir biçimde, bu çelişkiyle daha uzun süre yaşayamayacaklarını, yeni gelişmelerin ardından, yeni bir döneme girildiğini, Başbakan Merkel'in de Türkiye-Avrupa ilişkileri konusundaki pozisyonuna yeniden kafa yormak zorunda olduğunu anlatacaktır.”

Peki, Türkiye'ye ‘imtiyazlı ortaklık' verme formülü silinmeli mi?  

- Evet bundan vazgeçilmeli. Bu, bütün sürecin önünde engel teşkil ediyor. Türkler, bu konuda hâyâl kırıklığı yaşadıklarını hiçbir zaman gizlemediler. Bence önemli olan nokta şu: Eğer Gül'ün dört günlük ziyaretinin sonunda, imtiyazlı ortaklık fikrini unutabilirsek, bundan vazgeçebilirsek, işte o zaman yeni bir başlangıç yapmış ve ortak bir gelecek için önemli adımlar atmış oluruz.” 

© Deutsche Welle Türkçe

Friederike Schulz / Çeviren: Hülya Topcu

Editör: Ahmet Günaltay