1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

UAEA'da İran anlaşmazlığı

Ajanslar13 Eylül 2004

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın Viyana'da başlayan yönetim kurulu toplantısı, İran'ın nükleer programına ilişkin ABD ile AB üyesi ülkelerinin tartışmalarına sahne oldu. ABD, bu konuda BM’nin devreye girmesini isterken, AB İran’a iki ay daha süre verilmesinden yana...

https://p.dw.com/p/Ab8Q
UAEA'nın Viyana'daki toplantısında İran'la ilgili gelişmeler ele alınıyor...
UAEA'nın Viyana'daki toplantısında İran'la ilgili gelişmeler ele alınıyor...

ABD, Tahran yönetiminin nükleer silah üretebilecek kapasiteye ulaşmasını kesinlikle engellemek istiyor. Bu nedenle BM Güvenlik Konseyi’nin derhal devreye girmesini isteyen Washington’un bu talebine karşı çıkan AB ise böyle bir adım için acele edilmemesi ve Tahran’a, kendini temize çıkarması için iki ay daha süre verilmesini tanınmasını istiyor.

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın yönetim kurulu toplantısına sunduğu karar tasarısında İran'ın ”anlaşmalara aykırı olarak uranyum zenginleştirdiği ve nükleer silah yapmayı planladığını” ileri süren ABD, Tahran yönetiminin BM Güvenlik Konseyi'ne şikayet edilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.

Ülkesinin bu yöndeki talebini bir kez daha yineleyen ABD’nin silahsızlanma konularından sorumlu Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı John Bolton, İran’ın nükleer silah programının uluslararası barış ve güvenliği tehdit ettiğini savundu. Bolton, ”Avrupalı dostlarımızla bu konuda taktik anlamda bazı görüş ayrılıkları var, ancak bu hafta içinde bunları ortadan kaldırabileceğimiz konusunda umutluyum” şeklinde konuştu.

AB ek süre talep ediyor

AB üyesi ülkeler adına toplantıya ayrı bir karar tasarısı sunan Almanya, Fransa ve İngiltere ise ”İran'a nükleer enerji programı üzerindeki endişelerin giderilmesi için önümüzdeki kasım ayına kadar süre tanınmasını” talep ediyor. Bu üç ülke, İran’ı, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi‘ne ilişkin ek protokolü imzalaması konusunda ikna etmiş, ama Tahran yönetimi geçtiğimiz temmuz ayından itibaren modern gaz santrifüj tesislerinin yapımına yeniden başlamıştı. Bu sistemle, uranyumun, nükleer yakıt ve savaş başlıklarında kullanılmasına yol açabilecek şekilde zenginleştirilebiliyor.

Gaz santrifüjlerinin inşasını delil olarak gösteren ABD ise İran yönetiminin, nükleer programını, UAEA ile imzaladığı Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması‘na uygun olarak yürüttüğü yolundaki güvencelere rağmen, ülkedeki bazı tesislerde uranyum zenginleştirdiğini iddia ediyor. İsrail de ABD’nin tezine destek veriyor ve İran’ın nükleer geliştirme programının endişe verici boyutlara ulaştığını savunuyor.

İsrail ordusunun gizli istihbarat birimi raporlarına göre, Tahran, altı ay gibi kısa bir süre içinde tek başına nükleer teknoloji geliştirebilecek kapasiteye sahip. Halen İran’ın güneyinde Rusya tarafından bir nükleer santral inşa ettiği belirtilen raporda, buradaki teknolojinin gerektiğinde askeri amaçlar doğrultusunda kullanılabileceği endişeleri dile getiriliyor.

Tahran’a uyarı

İran’a kasım ayı sonuna kadar süre tanınmasını savunan ülkelerden Almanya’nın Dışişleri Bakanı Joschka Fischer, yine de İran’ın nükleer faaliyetlerine ilişkin kaygılarını dile getirmekten ve Tahran’ı hatalı değerlendirmeler yapmaması konusunda uyarmaktan geri kalmadı.

UAEA Yönetim Kurulu toplantısında, kararların oybirliğiyle alındığını anımsatan diplomatik gözlemcilerse, ABD'nin sunduğu ”İran'ın BM Güvenlik Konseyi'ne şikayet edilmesi” yolundaki karar tasarısının kabul edilme şansının zayıf olduğunu belirtiyor. UAEA Başkanı Muhammed El Baradey ise İran konusunda herhangi bir süre sınırlaması getirilmesine sıcak bakmıyor. Viyana’da başlayan

toplantıdan önce bir açıklama yapan El Baradey, ”BM Güvenlik Konseyi’nin ne zaman devreye gireceği, tümüyle üye ülkelerin takdirindedir. İşimizi tamamen bitirdiğimize inandığım zaman, İran meselesi bizim için de kapanır” şeklinde konuştu.

Nükleer Silahların Önlenmesi Anlaşması

1968 tarihli Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması (NPT) uyarınca; anlaşmaya imza atan devletler yalnızca diğer ülkelerin nükleer silaha sahip olmasını engellemeyi değil, kendi ellerinde bulunan nükleer silahları da yok etmeyi taahhüt ediyor. Başlangıçta 25 yılla sınırlı olan anlaşma, nükleer silahlardaki artışın sürmesi üzerine yeniden gözden geçirildi, 1997 yılında ise bu çerçevede UAEA tarafından ek bir protokol daha hazırlanarak ülkelerin imzasına açıldı. Sözkonusu ek protokol, aralarından Ortadoğu’nun da bulunduğu bazı bölgeleri ”nükleer silahlardan arındırılmış bölge” olarak ilan ederken, anlaşmayı kabul eden ülkelerin bilgi akışını daha şeffaf hale getirmelerini ve gerektiğinde tesisleri UAEA denetçilerine sınırsız olarak açmalarını da öngörüyor.