1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Uranyumun ömrü 65 yıl!

Ayşe Tekin / DW3 Mart 2006

Petrol fiyatlarının artması enerji sorununu gündeme getirirken, yeni kaynak arayışlarında, nükleer enerjiye olan ilginin arttığı görülüyor. Ancak çevre örgütü Greenpeace’in yaptığı araştırmaya göre, şu anda bilinen uranyum kaynakları gittikçe artan ihtiyaca en fazla 65 yıl cevap verebilir. DW’den Ayşe Tekin’in analizi...

https://p.dw.com/p/AaQq
Yeni enerji kaynağı arayışlarında dünya, nükleer enerjiye yöneliyor
Yeni enerji kaynağı arayışlarında dünya, nükleer enerjiye yöneliyorFotoğraf: AP

ABD Başkanı George Bush, Amerikan halkını petrole mahkum etmeyeceğini açıklarken, Amerikan hükümeti çevrecilerin beklediği gibi emisyonsuz yenilenebilir enerjilere yönelmiyor. Bush yönetiminin yönlendirmesi daha çok nükleer enerji konusunda. Üstelik sadece ABD’de değil, başka ülkelerin de nükleer enerji konusunda atılım içinde olunduğu anlaşılıyor. Nitekim, Asya gezisi çerçevesinde Hindistan’ı ziyaret eden Başkan Bush, bu ülke ile nükleer enerji konusunda işbirliği anlaşması imzaladı.

Bu gelişmeler, Avrupa hariç, dünyanın diğer bölgelerinde nükleer enerjiye olan ilginin arttığını gösteriyor. Almanya Çevre Bakanı Sigmar Gabriel, Almanya’nın nükleer enerjiden vazgeçme kararında bir değişiklik olmadığını söylerken, Çin, 2020 yılına kadar 40 nükleer reaktör kuracağını açıkladı. Türkiye Enerji Bakanı Hilmi Güler de geçtiğimiz günlerde 2018 yılına kadar üç tane nükleer santral yapılacağını söyledi. Planlama aşamasındaki bu yönelim, Beyaz Saray’ın “Türkiye ile nükleer enerji konusunda işbirliği içindeyiz” açıklaması ile de doğrulanmıştı.

Çevrecilerin uyarısı

Ankara’nın bu eğilimi ülke içinde tepkilere neden oldu ve “Anti-Nükleer Cephe” adı altında bir araya gelen çevreciler nükleer santral konusunda "kamuoyu oluşturma" girişimine karşı sessiz kalmayacaklarını açıkladılar. Uluslararası çevre örgütü Greenpeace’in Akdeniz Bürosu adına açıklama yapan Enerji Kampanyası Başkanı Paul Horsman da Türk hükümetini Batılı ülkelerin hatalarından ve yaşanan felaketlerden ders alarak, nükleer enerji planlarından vazgeçmeye çağırdı. Horsman, nükleer reaktörlerin tehlikelerine ve nükleer atıklar sorununa dikkat çekti.

Greenpeace Akdeniz Enerji Kampanyası’ndan Hilal Atıcı, planlanan nükleer kapasitesi Türkiye'nin gelecekteki enerji ihtiyacının yüzde % 5’inden daha fazlasını karşılamayacağını söylerken Marmara Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Enerji Anabilim Dalı Başkanı, Doç. Tanay Sıdkı Uyar, nükleer enerjinin tesislerin kuruluşundan atıkların yok edilmesine kadar geleceği olmayan pahalı bir teknoloji olduğunu dile getirdi.

Uranyum kaynakları kısıtlı

Ayrıca nükleer enerjinin, tehlikeli kazalar, radyoaktif salımlar ve radyoaktif etkisinin geçmesi yüzyılları bulan atıklar gibi riskleri de var. Petrol fiyatlarındaki artış ile birlikte beklenmedik bir bahar yaşamaya başlayan nükleer enerjinin uzun vadeli bir alternatif olmadığı ise Greenpeace’in örgütünün dünyadaki uranyum kaynağına ilişkin bir araştırması ile ortaya çıktı. Buna göre, şu anda bilinen uranyum kaynakları gittikçe artan ihtiyaca en fazla 65 yıl cevap verebilecek.

İhtiyaç artış hızına göre uranyum kaynaklarının 2026 - 2070 yılları arasında tükenmesi bekleniyor. Son beş yılda uranyum fiyatındaki artış da talep artışına olduğu kadar kaynakların kısıtlılığına da bağlı. Nükleer tesislerde kullanılacak uranyum çubuklarının yapılması için kullanılan U308’in yarım kilosu 40 dolarla beş yılda neredeyse beş kat arttı.

Uranyum zenginleştirilmesi

Uranyum kaynakları konusunda dikkat çekilen bir başka nokta ise çok az kaynağın nükleer yakıt olabilecek zenginlikte uranyum içermesi. Bu durumda uranyumun kullanılabilmesi için zenginleştirilmesi gerekiyor. Uranyumun yoğunlaştırılması sırasında çıkan radyoaktif atıklar ise yeraltı sularına ya da göllere karışıyor. Ayrıca uranyumun çıkarıldığı madenlerin havalandırılması yoluyla çevreye kanserojen Radon gazı ile Radyum ve Arsenik parçacıkları yayılıyor.

Uranyum madenlerinin kapatılması sonrasında da çevreye zararı devam ediyor. Bunun örneğini Almanya’nın Thüringen Eyaleti’nde görmek mümkün. Wismut adlı bir firmasının Thüringen’deki madenlerinin çevresinde yüksek oranda radyum ve arsenik ölçüldü.

Yenilenebilir enerjiler

Tüm bunlar göz önünde alındığında, nükleer enerji yerine yenilenebilir emisyonsuz enerjilere dönülmesi, güneş, rüzgar ve su gücünden yararlanılmasını, ayrıca bio-enerji türlerinin verimini arttırıcak teknolojilerin geliştirilmesi çok daha anlamlı gözüküyor. Aksi takdirde, uranyum kaynakları 65-70 yıl içinde tükendikten sonra, hem yeni yatırımlar yapılması gerekecek, hem de o zamana kadar kurulan nükleer tesislerin yarattığı sorunlarla uğraşılacak.