1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Uyuşturucu yasakları neden sonuç vermiyor?

28 Haziran 2017

Frankfurt Üniversitesi'nde bağımlılık araştırmacısı olarak görev yapan Profesör Heino Stöver, uyuşturucu yasaklarının neden sonuç vermediğini DW'ye anlattı. Stöver'e göre yasak yerine denetim gerekiyor.

https://p.dw.com/p/2fUIf
Symbolbild Drogen Spritze Junkie
Fotoğraf: picture alliance/JOKER

DW: Alkol yasal bir uyuşturucu. Ancak Almanya'da aşırı ölçüde alkol alıp komaya giren gençler olduğu da biliniyor. Bu alanda verilen mücadelede hangi noktaya gelindi?

Heino Stöver: Sadece sarhoş olabilmek için alkol alanlar var elbette. Gençler arasında alkolden biraz tatmak isteyenlerden çok, bedenlerinde alkolün etkisini denemek isteyenlerin sayısı daha fazla. Yetişkinlerin daha ziyade tadına varmak için şarap içtikleri söylenir. Yani alkol tüketiminde iki farklı yaklaşım var. Ancak Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) "binge-drinking" diye adlandırdığı, sırf sarhoş olmak üzere ve komaya girecek kadar alkol tüketme alışkanlığında bir azalmadan söz edebiliriz.    

Prof. Dr. Heino Stöver
Prof. Dr. Heino StöverFotoğraf: Fachhochschule Frankfurt

DW: Peki yasal olmayan uyuşturucularda durum nasıl?

Stöver: Uyuşturucu tüketicilerinin suç işleme eğiliminde bir artış var. Uyuşturucu suçlarının yüzde 80'i tüketiciler ya da tüketici aşamasında olan kişiler tarafından işleniyor. Bunun yüzde 40'ını gençler oluşturuyor. Polis soruşturmaları nedeniyle özellikle genç insanların uyuşturucu kullanan kesim olarak damgalanması tehlikesi var. Ne tür uyuşturucu alırlarsa alsınlar onlara hemen esrarkeş ya da eroinman damgası vuruluyor. Bu damgalanma nedeniyle gençler daha sonraları danışma ya da muayene tekliflerini hemen geri çeviriyorlar. Çünkü bir kere polis tarafından damgalanmış olduklarını düşünüyorlar.

DW: Tüketiciler açısından hangi uyuşturucular listenin birinci sıralarında yer alıyor?

Stöver: Frankfurt'ta uyuşturucuların başında eroin ve kokain geliyor. Almanya'nın diğer kentlerinde ise eroin ilk sırada yer alıyor. Bu uyuşturucular ya şırınga ile enjekte ediliyor ya da içiliyor. Almanya'da sadece altı eyalette 24 uyuşturucu tüketim merkezi bulunuyor. Geri kalan diğer 10 eyalette bunun için hukuksal düzenleme bile hazırlanmış değil. Bunun olabilmesi için bir uyuşturucu tüketim merkezi karanamesi ve düzenlemesi hazırlanması gerekiyor. Bunlar olduğunda bu tür model uygulamalar geliştirilebilir.

DW: Bu modellere verebileceğiniz olumlu örnekler hangileri?

Stöver: Frankfurt var örneğin. Bu kentteki uyuşturucu tüketim merkezinde herhangi bir kişi aşırı dozda uyuşturucu almışsa bu kişiye hemen reanimasyon, yani yaşama döndürme işlemi uygulanıyor. Yani daha fazla sayıda uyuşturucu tüketim merkezi gerekiyor; bu işin bir yanı. İkincisi, uyuşturucu bağımlılarının bulunduğu her mekanda Naloxon olması, yani uyuşturucu panzehirinin bulunması şart. Bu madde acil tıp servislerinde veriliyor ve eroinin etkisini hemen sıfıra düşürüyor. Uyuşturucu madde bedenin uyarıcı organından hemen ayrılıyor ve insanlar anında ayılıyorlar.

DW: Bu, herkesin uygulayabileceği pratik bir yöntem mi ?

Stöver: Evet. Bu konuyla ilgili insanların bu madde konusunda bilgilendirilmiş ve alıştırma yapmış olması gerekiyor. Ya da en azından tüketicilerin bu maddeyi birbirine enjekte edebilmelerini onlara öğretmek lazım. Bu ya damardan yapılıyor ya da bizde yeni piyasaya çıkan bir burun damlası yardımıyla oluyor.

DW: Yapılması gerekli olanlar listesinde en başta neler var?

Stöver: Belirli maddeler konusunda akılcı bir düzenlemeye ihtiyacımız var. Şu anda uyguladığımız şeyin gençleri koruma ile bir ilgisi yok. Uyuşturucu satıcısı karşısındaki kişiye 18 yaşında, yani reşit olup olmadığını ya da uyuşturucu satın alma konusunda emin olup olmadığını herhalde sormuyor. O sadece elindeki uyuşturucuyu satmaya çalışıyor. Genelde de sattığı maddede katkı maddeleri bulunuyor, bunların saflık oranı sadece yüzde 5 civarında. Yasaklama getirilmesi bunun ticaretini daha da fitilleyecek, satıcılar yüksek fiyatlar talep edecektir. Önemli nokta şu: Bizim artık yasaklama mantığından uzaklaşmamız gerekiyor, çünkü bu önlemle bir sonuca varılamıyor hatta belki de daha kötü sonuçlar veriyor. Akılcı denetim mekanizmaları üzerine kafa yormalıyız ve bunları uygulamaya koymalıyız. Benim için yapılması gereken ilk şey budur.

Gudrun Heise

© Deutsche Welle Türkçe