1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Uzmanlar kalıcı ateşkes konusunda umutsuz

Meltem Karagöz / Deutsche Welle 9 Ocak 2009

DW Arapça Yayınlar Sorumlusu Rainer Sollich, Gazze’de kalıcı bir ateşkes sağlamanın çok güç olduğu değerlendirmesini yaptı. Sollich, Türkiye’nin diplomatik çabalarının ise değerli katkılar getirdiğini söyledi.

https://p.dw.com/p/GUoE
Fotoğraf: AP

DW Arapça Yayınlar Sorumlusu Rainer Sollich, Hamas ve İsrail arasında uzun süreli bir ateşkes ihtimaline temkinli yaklaşıyor. Gelinen aşamada “kalıcı bir ateşkesin gerçekleşmesi ihtimalinin çok uzak” olduğunu vurgulayan Sollich, şu değerlendirmeyi yapıyor:

“Ateşkes için diplomatik çabalar artırıldı ancak bunun sadece geçici ateşkeslerin önünü açabileceği düşüncesindeyim. Çünkü temel çatışma noktaları halen zorlu ve aşılması ilk etapta mümkün değil. Örneğin İsrail’e yönelik roket saldırılarının önüne nasıl geçilebilir, ya da tüneller aracılığıyla bölgeye kaçak silahların ulaştırılması nasıl durdurulabilir? Ya da diğer taraftan bakıldığında, Filistin’de yaşayan insanların mevcut kötü yaşam koşulları nasıl iyileştirilebilir?”

Tahran-Hizbullah-Hamas üçgeni

İsrail ve Hamas arasındaki çatışmaların arkasında belirli güçler rol oynuyor mu? Rainer Sollich’e göre, Hamas’ın tıpkı Lübnan’daki Hizbullah gibi, Tahran’la bağı olması şüpheye yer bırakmayan bir gerçek:

“Çünkü şu an orada kullanılan ve geçtiğimiz yıl Lübnan’daki savaşta Hizbullah’ın kullandığı silahlar Tahran tarafından finanse edildi. Çünkü Tahran, bölgedeki hem Amerikan ham de İsrail karşıtı eksenin merkezi konumunda.”

DW Arapça Yayınlar Sorumlusu Sollich, İsrail’in Gazze harekâtının zamanlamasının bir tesadüf olmadığı görüşünde:

“Bence operasyonun zamanlaması bir tesadüf değil. İki taraf için de, örneğin ABD’deki yeni iktidara geçiş süreci var ve buna bağlı olarak duruma çabuk ve etkin bir müdahalede bulunmasının beklenmediği bir dönemde gerçekleştiğini söylemek mümkün.”

Arap ülkeleri Hamas’a mesafeli

Bazı siyasi gözlemciler, Hamas ve İsrail arasındaki çatışmaların Arap dünyasındaki siyasi dengeleri değiştirebileceği tahmininde bulunuyor. Peki, Gazze Şeridi’ndeki mevcut durumun Arap ülkelerine yansıması nasıl?

Sollich, Gazze Şeridi’ndeki çatışmaların, Arap devletlerinin kamuoyunda büyük üzüntü ve endişeye neden olduğuna işaret ederken, şu değerlendirmeyi yapıyor:

“Birçok insan- Hamas militanları dışında kalan masum insanlar da- hayatlarını kaybediyor. Bu da bu ülkelerdeki en azından Batı yanlısı yönetimler üzerinde belirli bir baskı unsuru oluşturuyor. Çünkü Batı’ya yönelik siyasetleri gereği, kendi kamuoylarının beklentisi olan “İsrail’e ağır eleştiriler getirmek” gibi bir durum içine girmiyor. Zira bu hükümetler olayın neticede doğru olan diğer tarafını da biliyor. Şiddeti başlatan Hamas’tır. İsrail’in bu şiddete nasıl yanıt verdiği ve ölçülü mü ölçüsüz mü olduğu yanıtlanması gereken başka bir soru.”

Savaşın bölgeye sıçrama ihtimali

İsrail ile Hamas arasında ateşkes çabaları sürerken, Lübnan’dan İsrail’e fırlatılan roketler Ortadoğu’da gerilimi daha da tırmandırdı. DW Arapça Yayınlar Sorumlusu Rainer Sollich şiddetin başka bölgelere de sıçrayabileceğini belirtiyor:

“Şiddetin bölgede genişleyerek başka yerlere sıçraması tehlikesi mümkün. Çünkü örneğin mevcut çatışmalar İran’ın da çıkarına. Lübnan’dan İsrail’e atılan ilk roketlerden sonra herkes tedirgin oldu.”

Türkiye'nin bölgedeki rolü

İsrail’in Gazze harekâtının hemen ardından, ateşkes için yoğun diplomatik girişimlerde bulunan ülkeler arasında Türkiye de bulunuyor. Ankara, İsrail ile Suriye arasında barışın sağlanması için de arabuluculuk yapmıştı.

Rainer Sollich, Türkiye'nin Ortadoğu'daki barış sürecindeki rolüyle ilgili şu değerlendirmede bulunuyor:

“Türkiye’nin Ortadoğu’daki rolü fazla abartılmamalı. Türkiye AB ya da ABD değil. Ama Türkiye de hiç şüphesiz ki, AB’den ya da ABD’den, Rusya’dan farklı bir potansiyele sahip. Türkiye’nin geçmişte önemli ve olumlu gelişmelere aracılık etmesi şüphesiz ki oldukça faydalı bir durum. Örneğin zor bir konu olan Suriye’nin Batı’ya yaklaşması ya da şu an Hamas ve İsrail arasındaki çatışmalar yüzünden durmuş olan İsrail ve Suriye arasındaki yakınlaşma sürecinde Türkiye’nin diplomatik açıdan oldukça değerli katkıları oldu.”