1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Interview der Woche mit EU-Industriekommissar Günter Verheugen

18 Ekim 2009

AB Komisyonu’nun yayınladığı, aday ülkelerle ilgili ilerleme raporu Türkiye – AB ilişkilerini yeniden gündeme taşıdı. AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Günter Verheugen Türkiye’nin üyeliği için çarpıcı açıklamalar yaptı.

https://p.dw.com/p/K9TP
AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Günter Verheugen
AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Günter VerheugenFotoğraf: AP

Hırvatistan’ın en geç 2012 yılında AB üyesi olabileceği belirtilen geçen hafta yayınlananı Komisyon raporunda Türkiye için ise yine gerekli reformların hızla tamamlanması ve Kıbrıs’ın resmen tanınması taleplerine yer verildi. Birlik Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso Avrupa Parlamentosu’nda çoğunluğu oluşturan muhafazakâr partiler grubunda yaptığı konuşmada, önümüzdeki dönemde Avrupa’nın daha ne kadar genişleyebileceğinin tartışmaya açılmasının kaçınılmaz olduğunu söyledi. AB Komisyonu Başkan Yardımcısı, Alman politikacı Günter Verheugen Avrupa’nın çeyrek asır sonra nasıl bir görünüm alacağı kestirilemediği için, şimdiden dış sınırlarının belirlenemeyeceği görüşünde.

AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Günter Verheugen ve Başbakan Tayyip Erdoğan (2007)
AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Günter Verheugen ve Başbakan Tayyip Erdoğan (2007)Fotoğraf: AP

Deutschlandfunk radyosuna mülakat veren Verheugen, önce Avrupa’nın sınırlarından neyin kastedildiğini bilmek gerektiğini belirttikten sonra sözlerini şöyle sürdürdü:

“Avrupa Birliği’nin, bir daha değişmemek üzere nerede sona erdiği kesin bir şekilde tanımlanacaksa, o zaman bunun çok zor olduğunu teslim etmemiz gerekir. Bu konuşmayı 25 yıl önce yapmış ve Birliğin uzun vadedeki meselelerini tartışmış olsaydık, Avrupa’nın birkaç yıl sonra çehresini değiştireceğini herhalde tahmin edemezdik. 25 yıl sonrasını düşündüğümüzde de Avrupa’nın 25 yılda nasıl değişeceğini kestiremeyiz. Bu nedenle uzun vadeli tahminleri beğenmiyorum. Avrupa’nın, demokrasi, özgürlük, hukuk devleti ve refah gibi istikrar unsurlarını garanti altına almadaki en önemli aracın genişleme olduğu ortada. Ama şartların yerine gelip gelmediğine münferit olarak karar verilmelidir.”

Türkiye zaten imtiyazlı ortağımız

AB Komisyonu'nun sanayiden sorumlu üyesi Günter Verheugen Deutschlandfunk radyosunun, ‘Türkiye’ye tam üyelik yerine imtiyazlı ortaklık önerilmesinin ne sakıncası olabilir, bu yöntem ilerde, Polonya’nın çekinceyle baktığı Ukrayna’ya da uygulanamaz mı?’, şeklindeki sorusunu ise şöyle yanıtladı:

“Bu tezle aşinalığım var. Türkiye zaten imtiyazlı ortağımız. Türkiye, AB’ne diğer üçüncü ülkelerden çok daha sıkı bağlı. Aramızda gümrük birliği var. Türkiye’ye, şimdikini aşacak ama tam üyeliğin altında kalacak daha ne verebiliriz, bilmiyorum? İmtiyazlı ortaklığın pratikteki anlamını bana şimdiye kadar kimse izah edebilmiş değil. Soru şu: Türkiye’ye şimdiye kadarkinden fazla daha ne verilebilir? Üstelik Türkiye de bununla yetinmek niyetinde değil. Bize yıllar önce söz verdiniz, başlatılmasına 27 üyenin oy birliğiyle karar verdiği müzakereler sürüyor, biz niye vazgeçelim?', diyor.

Flash-Galerie Symbolbild EU Beitritt Türkei
Fotoğraf: picture-alliance/ dpa/dpaweb

“Türkiye'nin stratejik önemine paha biçilemez”

Avrupa Birliği Komisyonu’nun Sosyal Demokrat Parti’li Alman üyesi Günter Verheugen, Türkiye’nnin tam üyelik süreciyle ilgili tahminlerini de şöyle özetledi:

“Tam üyelik, sürecin son aşaması olmalı. Çünkü sona ancak, Türkiye reform sürecini tamamladığı ve hürriyet, demokrasi ve hukuk devleti gibi ortak değerlerimizin ilk kez dünyanın Müslüman nüfus çoğunluklu bir ülkesinde gerçekleştirildiğini kanıtladığı zaman varılabilir. Batılı demokrasilerle İslam ülkeleri arasındaki ilişkilerin uyum içinde şekillendirilmesine büyük katkıda bulunacağından bu bizim için çok önemlidir. Bizim Türkiye’ye, Türkiye’nin bize olduğundan daha fazla ihtiyacımız var. Stratejik önemine paha biçilemez. Enerjiden değil bütün bölgenin güvenliğinden söz ediyorum. Türkiye’nin batılı devletler topluluğuna bağlanma dışında bir yol izlemesi ne demektir, biliyor musunuz? Böyle bir riski göze alamayız. Ama dediğim gibi önce Türkiye’nin şartları tam anlamıyla yerine getirmesi gerekir. Avrupa Birliği açısından büyük stratejik öneme sahip olması, Türkiye’nin üyelik şartlarının yumuşatılmasına gerekçe oluşturamaz.”

Volke Finthammer / Çeviri: Ahmet Günaltay

Editör: Meltem Karagöz