1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Yaşlıların korkulu rüyası: Alzheimer

Sam Edmonds31 Ekim 2005

Alzheimer hastalığı erken bunamanın en yaygın örneği. Sadece Almanya’da bir milyon kişi bu hastalıktan muzdarip. Alman Ulusal Etik Konseyi’nin Berlin’de yaptığı toplantının ana başlığı da Alzheimer hastalığıydı. Toplantıda sadece teşhis, tedavi ve hastalığı engelleme önlemleri değil, aynı zamanda etik kaygılar da dile getirildi.

https://p.dw.com/p/AaUB
Alzheimer hastaları hayatlarını tek başlarına sürdürmekte zorlanıyor
Alzheimer hastaları hayatlarını tek başlarına sürdürmekte zorlanıyorFotoğraf: dpa - Report

Yaşam süresi uzuyor, doğum oranı düşüyor, Almanya’nın nüfusu azalıyor. Bu süreçte tıpta da değişiklikler yaşanıyor. Yaşlılık nedeniyle ortaya çıkan ve erken bunama olarak da bilinen, dikkati, dili ve hafızayı etkileyen hastalıklara daha sık ratlanmaya başlıyor. Tıpçılar Almanya’da bir milyon kişinin erken bunamanın bir türü olan Alzheimer hastalığından muzdarip durumda olduğunu söylüyor. Uzmanlar 25 yıl içinde bu rakamın 2,5 milyona ulaşmasını bekliyor.

Sorun yaratacak

Almanyadaki Ulusal Etik Konseyi’ne göre erken bunama ülkeye tıbbi ve sosyal açıdan gelecekte büyük sorun yaratacak. Berlin’de yıllık toplantılarını yapan Ulusal Etik Konseyi bu soruna dikkat çekmek için, toplantının konusunu Alzheimer olarak belirledi.

Açılış konuşmasında Profesör Regine Kollek, çok az hastalığın aile yaşamını erken bunama kadar etkilediğini kaydetti. Kollek bu etik sorunun Pandora’nın kutusunu açtığını, bu sorunun toplumsal tartışma alanına itilmesi gerektiğini söyledi. En önemli etik sorun ise erken bunama alanında tıbbi araştırma yapılıp yapılmaması. Uzmanlar hastaların araştırmalara katılması konusunda ikiye ayrılıyor, çünkü hastalık ilerledikçe hastalar kendi adlarına karar verme yeteneğini yitiriyor.

İlaçlar ne kadar etkili?

Birmingham Üniversitesinden Profesör Richard Gray, tek yolun araştırmaya katılan hastaların bir bölümüne ilaç verilip, diğer hastalara da tesirsiz ilaç verilerek ilaçın tesirinin bulunması olduğunu söylüyor:

“Bu, insanlar için etik bir ikilem oluşturuyor, burda belki ilaçları değerlendirmenin önemini belki de tam olarak anlamayan insanlara, etkisi olmayan sahte bir hap verdiğinizi ama hapın belki de gerçek olabileceğini söylüyorsunuz. Alzheimer hastaları gerçekten çok çaresiz oluyor, bu çaresiz bir hastalık. Hastanın kendisi, ailesi ve toplumda büyük etkisi olan bu hastalık nedeniyle hastalar klinik bir deneye katılmak istemiyor. Keşke işe yarayan bir tedavi yöntemi olsaydı. Ancak zor hastalıkları tedavi etmek de ancak düzgün bir şekilde değerlendirmekle mümkün olur.”

Alzheimer için tedavi geliştirilmesi, tıp çevrelerinin öncelikli hedefleri arasında yer alıyor, çünkü bugün mevcut olan ilaçlar hastalığı başlangıcını yavaşlatıyor ancak tamamen durdurmuyor. Profesör Gray, Aricept gibi pahalı ilaçların hastalık için en iyi tedavi olduğu anlamına gelmediğini, daha yapılması gereken çok şey olduğunu söylüyor.

“Tedbir alınsın” çağrısı

Berlin’deki Alman Ulusal Etik Konseyi toplantısında birçok uzman Alzheimer’ın erken teşhis edilmesi için tedbirler alınması çağrısında bulundu. Uzmanların bir bölümü özellikle daha başlangıç evresindeki Alzheimer hastalarında erken teşhisin hastaların bakıma ihtiyaç duymasını engelleyebileceğini söyledi. Diğer bir uzman gurubu ise erken teşhisin hastaların çaresiz hissetmesine yolaçabileceği uyarısında bulundu.