1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Yabancı araştırmacılara burs

3 Nisan 2012

Alexander von Humboldt Vakfı, Almanya’nın önde gelen vakıflarından biri. Vakıf, 50 yıldan uzun bir süredir dünyanın her yanından yüksek nitelikli araştırmacılara burs veriyor.

https://p.dw.com/p/14Wga
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Pek çok kişinin yemek tabağında görmeye alışkın olduğu patatesi o mikroskop altında inceliyor. Nijeryalı araştırmacı Dr. Jude Obidiegwu, Alexander-von-Humboldt Vakfı’ndan aldığı araştırma bursuyla Almanya’nın önde gelen araştırma kurumlarından Max Planck Enstitüsü’nde çalışmalarını sürdürmek üzere bir yıl önce Almanya’ya gelmiş. Obidiegwu, “Almanya’nın bilimsel teşvik için ayırdığı kaynaklar Almanya’ya gelmemi ve bu uluslararası işbirliğini olanaklı kıldı. Gerçekten de bu bursu alabilmek bir ayrıcalık. Böylelikle hem daha fazla bilgi sahibi oluyor hem de bilimsel çevremi genişletebiliyorum" sözleriyle Almanya tecrübesinin kendisine katkılarını özetliyor.

Alexander von Humbold Vakfı’nın amacı da tam olarak bu. Adını Alman doğabilimci Alexander von Humboldt'tan alan vakıf, her yıl dünyanın her yanından 800 kadar araştırmacıya burs veriyor. Bursiyer Nijeryalı araştırmacı Jude de 2010 yılında doktora çalışmasını bitkilerin yetiştirilmesi üzerine yapmış. Jude gelecek iki yıl süresince Almanya’nın Köln kentindeki Max-Planck Enstitüsü'nde “patateslerin hastalıklara karşı direnci” konusunda araştırmalarını sürdürecek.

Alexander von Humboldt Stiftung Jude Obidiegwu als Forschungsstipendiat am Max Planck Institut Köln
Max-Planck EnstitüsüFotoğraf: DW/D.Hodali

"Amacımız kalmaları değil"

Almanya'daki araştırma kurumlarında bin 800 kadar yabancı araştırmacı bulunuyor. Bu araştırmacıların yalnızca küçük bir bölümü Afrika ülkelerinden geliyor. Jude, Alexander von Humboldt Vakfı’nın burs verdiği 200 Nijeryalı bilim insanından biri. Nijeryalı araştırmacıların çoğu tarım alanında araştırmalarını yürütüyor. 36 yaşındaki Jude, Afrika’nın en kalabalık nüfuslu ülkesi Nijerya için gıda arzının güvencede olmasının önemine dikkat çekiyor ve araştırmacıların bu alana yönelmesinin pek de şaşırtıcı olmadığını vurguluyor. Jude, Nijerya’da görev yaptığı araştırma enstitüsünde de ‘köklü bitkiler’ üzerine çalışıyor. Alexander Humboldt Vakfı’ndan Klaus Manderla, yabancı araştırmacıları ülkelerine döndükten sonra da desteklemenin önemine şu sözlerle dikkat çekiyor: “Bizim amacımız, yüksek nitelikli yabancı araştırmacıları Almanya’da tutmak değil. Özellikle de kalkınmakta olan ülkelerden gelen araştırmacılar için geçerli bu; zira kalifiye araştırmacılara ihtiyaç duyan ülkelerin elinden bu insanları almak büyük bir hata olur.”

Nijeryalı araştırmacı Jude, Max-Planck Enstitüsü’nün kendisine sunduğu imkânlardan sonuna kadar yararlanıyor. Her tür teknik araç her gün hizmetinde, ayrıca meslektaşları ile de gün boyu fikir alışverişinde bulunuyor. Jude’nin hayali ülkesine döndüğünde Humboldt Vakfı’nın desteğiyle kendi laboratuvarını kurmak. Araştırmacı, “Afrikalı birçok araştırmacı için geri dönmek zor. Bunu ayıplamıyorum da. Ama bu benim için bir seçenek olamaz, zira burada kalmak bana kişisel bir tatmin sağlamaz. Kendi ülkemde mevcut bilgilerimle çok daha fazla etki sahibi olabilirim. Araştırmalarımla tek bir çiftçinin dahi hasatını güvence altına alıp yaşamını kolaylaştırabilsem, bana yeter" şeklinde konuşuyor.

Alexander von Humboldt Stiftung Jude Obidiegwu als Forschungsstipendiat am Max Planck Institut Köln
Jude ObidiegwuFotoğraf: DW/D.Hodali

Çoğu profesör

Jude'nin ülkesine döndüğünde de büyük bir şansa sahip olacağı açık. Zira Alexander von Humboldt Vakfı’nın yaptığı bir araştırmaya göre, vakıftan burs alanlar arasında tam kadrolu profesör olarak çalışanların oranı yüzde 80 dolayında. Vakıftan yolu geçenler sadece bilim ve araştırma değil, siyaset, kültür ve sanayi alanında da yüksek pozisyonlarda görev alıyor. Jude de, geleceğin kendisini heyecanlandırdığını belirterek, “Max Planck Enstitüsü’nden meslektaşlarımla işbirliği içinde olabileceğim için seviniyorum, onların uzmanlığından faydalanabileceğim ve fikir alışverişi içinde olabileceğim için. Birbirimizi ziyaret edeceğiz” diyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Diana Hodali / Çeviren: Başak Özay

Editör: Beklan Kulaksızoğlu