1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Yeni Alman hükümetinin Türkiye politikası nasıl?

Tuba Tuncak / DW17 Kasım 2005

Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, bugün Berlin’e geliyor. Gül, müstakbel Başbakan Merkel, görevinden ayrılmaya hazırlanan Dışişleri Bakanı Fischer ve müstakbel Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier ile görüşecek. Peki yeni Alman hükümetinin bundan sonraki Türkiye politikası nasıl olacak? DW’den Tuba Tuncak araştırdı...

https://p.dw.com/p/AaOF
Türk Dışişleri Bakanı Gül, görevinden ayrılmaya hazırlanan Fischer ile de görüşecek
Türk Dışişleri Bakanı Gül, görevinden ayrılmaya hazırlanan Fischer ile de görüşecekFotoğraf: AP

Almanya’da Gerhard Schröder başkanlığındaki Sosyal Demokrat - Yeşiller hükümeti, geçmişte pek çok kez Türkiye’ye AB yolunda verdiği desteği ortaya koydu. 18 Eylül’de yapılan erken seçimde ise sandıktan Türkiye’ye imtiyazlı ortaklık öneren Hıristiyan Birlik partileri ile Türkiye’nin tam üyeliğini destekleyen Sosyal Demokrat Parti çıktı.

Müstakbel Başbakan Angela Merkel, bundan kısa süre öncesine kadar Türkiye ile ilgili “Biz tam üyeliğe alternatif niteliğinde imtiyazlı ortaklık istiyoruz. İmtiyazlı üyelik dostane bir teklif. Bu, Türkiye’nin dış ve güvenlik politikası konusunda Avrupa kurumları ile çok sıkı ilişki içinde olması demek” diyordu.

Hıristiyan Demokratlar’ın kardeş partisi Hıristiyan Sosyal Birlik’in lideri Edmund Stoiber seçim kampanyasında daha da ileri gitti. Stoiber, “Sosyal Demokrat – Yeşiller koalisyonunda verilen her oy Türkiye’nin AB üyeliğine verilmiş demektir. Hıristiyan Birlik’i seçenler ise Türkiye’nin tam üyeliğine değil, imtiyazlı ortaklığa oy vermiş olur” diye konuşmuştu.

“Yeni koalisyon eskisinin peşinden gidecek”

Peki, Türkiye’nin üyeliğine bu kadar farklı yaklaşan bu partiler oluşturdukları koalisyonda nasıl bir politika izleyecek? Sosyal Demokrat Parti’nin Federal Meclis’teki Avrupa Politikası Sözcüsü Günter Gloser’e göre, yeni koalisyon, eski koalisyonun açtığı yolda ilerleyecek. Gloser, “Türkiye konusundaki görüş farklılığının giderilmesi gerekiyor. Angela Merkel daha önce, eski hükümetin yaptığı anlaşmalara uyacağını söylemişti” dedi.

Sosyal Demokrat müstakbel Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier de bu görüşü doğrular şekilde, “Ben, mantıklı bir dış politikanın ilkesel değişklik gerektirmediğini düşünüyorum” dedi. Steinmeier, Türkiye konusuna özellikle değinmemekle birlikte dış politikada süreklilik ilkesinin geçerli olduğunu vurguluyor. Steinmeier’e göre, Almanya, Avrupa entegrasyonun lokomotifi rolünü tekrar üstlenerek sürdürecek.

Koalisyon sözleşmesinde ne deniyor?

Konu hükümet anlaşmasında da yer alıyor. Koalisyon sözleşmesinde tam olarak “AB’nin kapasitesini aşmayacak bir genişleme politikası, kıtadaki barış ve istikrara katkıda bulunacaktır” deniyor. Metin şöyle devam ediyor:

“Türkiye ile AB arasındaki karşılıklı ilişkilerin derinleşmesi, Almanya’nın menfaatinedir. 3 Ekim’de başlayan müzakerlerin ucu açıktır ve sonucunda tam üyelik garantisi içermemektedir. AB yeni üye alma kapasitesini aşar ya da Türkiye üyelikle ilgili yükümlülüklerini tam olarak yerine getiremezse AB ile var olan imtiyazlı ilişkinin mümkün olduğunca geliştirilmesi amaçlanmaktadır.”

Koalisyon sözleşmesi, Almanya’nın verdiği sözden dönemeyeceği, ancak Türkiye’ye şimdiki kadar açık ve youğun destek vermesinin de mümkün görünmediği yorumlarına neden oluyor. Partilerin sözleşmede, “Var olan imtiyazlı ilişki” kavramını seçmesi ise dikkat çekiyor.