1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Yeni hükümetin gündemi: Ekonomi

5 Kasım 2015

1 Kasım seçimlerinin ardından, gözler Davutoğlu hükümetinin ekonomide uygulayacağı yeni programda. Yeni hükümette ekonomi yönetiminin hangi isimlerden belirleneceği kritik önemde.

https://p.dw.com/p/1H0O8
Fotoğraf: picture-alliance/Ton Koene

AKP'nin 1 Kasım seçimlerinden ezici bir üstünlükle çıkması sonrasında, kamuoyunun en merak ettiği konuların başında yeni kurulacak hükümetin ekonomi alanında atacağı adımlar geliyor. Seçim sürecine de damga vuran asgari ücret, emekliye prim ve taşeron sisteminde dönüşüm gibi konular hükümetin ilk etapta gündemine alacağı konular olacak. AKP'nin ekonomide atacağı yeni adımların maliyetinin yaklaşık 22 milyar TL olacağı hesaplanıyor. Ekonomi yönetiminin başına ise hangi ismin geçeceği şu an için net değil. Yalnızca Türk iş dünyasında değil, dünyada da Türkiye ekonomisinin en önemli ismi sayılan Ali Babacan’ın tekrar ‘Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı’ görevine getirilip getirilmeyeceği ise belirsizliğini koruyor.

‘İlk 100 gün’ için ekonomik program

Kulislere yansıyan bilgilere göre Davutoğlu liderliğindeki AKP’nin ilk hedefi, öncelikle hükümetin ilk 100 gününü kapsayacak bir reform planını hayata geçirmek olacak. Ekonomide atılacak ilk adımlar ise öncelikle Aralık ayında toplanacak Asgari Ücret Tespit Komisyonu’na sunulacak ‘Asgari ücret 1300 TL olsun’ teklifi ile birlikte kadın, genç ve emeklilere yönelik kaynak transferi olarak şekillendi. Dolayısıyla yeni hükümet, ekonomide ilk olarak son birkaç yıldır bekleyen mali reform, vergi düzenlemeleri, teknoloji ve Ar-Ge yatırımlarından önce toplumsal kesimleri memnun etmeye odaklanacak.

Davutoğlu'nun ilk hedefi bir reform paketi hazırlamak
Davutoğlu'nun ilk hedefi bir reform paketi hazırlamakFotoğraf: Reuters/Umit Bektas

Kadın, genç ve emekliye yardım

Bu kapsamda yeni kurulacak Davutoğlu hükümeti kadın girişimcilere 100 bin TL’ye kadar ve 5 yıl vadeli kullanacakları krediler için yüzde 85 kefalet imkânı sağlamayı planlıyor. Ayrıca kadınlar için doğum nedeniyle ücretsiz izinde geçen süreler memuriyet kıdeminde değerlendirilecek. Öte yandan çalışan kadınlara ilk çocukta 2 ay, ikincide 4 ay, üçüncü ve üzeri çocukta 6 ay yarı zamanlı, tam ücretli çalışma hakkı ve çocuğun okula başlama yaşına kadar kısmi süreli çalışma hakkı tanınması da ‘100 günlük eylem planı’nda yer alacak maddeler olacak. Türkiye’de artan işsizliğe karşı işini kurmak isteyen gençlere proje karşılığı 50 bin TL’ye kadar karşılıksız destek sunulması da planlanırken, işini yeni kuran genç girişimciler de 3 yıl boyunca gelir vergisinden muaf tutulacak. İlk kez iş bulan gençlerin maaşı üzerindeki vergiler de 1 yıl boyunca devlet tarafından karşılanacak.

Muhtar maaşlarına zam

Türkiye’de hem özel sektör hem de kamu kesiminde giderek ağırlaşan bir sorun haline gelen taşeron sistemine de el atmayı vaat eden AKP, bu kapsamda kamudaki taşeron işçilerin kadroya alınmasını planlıyor. Emeklilere yönelik de bir dizi desteğin yer alacağı ‘İlk 100 günlük plan’da, tüm işçi ve Bağ-Kur emeklilerine yıllık ilave bin 200 TL verilmesi, emeklilere TOKİ aracılığıyla 240 taksitte aylık 250 TL bedelle konut sahibi olma imkânı tanınması, esnaf emekli aylıklarından sosyal güvenlik destek primi kesintisinin kaldırılması gibi adımlar yer alıyor. Yeni hükümetin gündeminde, sık sık Cumhurbaşkanı Erdoğan ile biraraya gelen muhtarların maaşlarına 350 TL zam yapılması da yer alıyor.

Ekonomi yönetimine yeni isimler

Yeni hükümetin ekonomi yönetiminde yapacağı değişiklikler ise yeni dönemde ekonominin rotasını belirleyecek. Küresel piyasaların yakından tanıdığı Ali Babacan’ın yeniden ekonomi yönetiminin başına geçirilip geçirilmeyeceği bilinmiyor. Kulislerde Babacan’ın sürpriz bir kararla Dışişleri Bakanlığı koltuğuna oturtulabileceği de konuşuluyor. Buna karşın milletvekili seçilerek Meclis’e giren Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın ismi de ekonomi yönetimi için geçiyor. Ekonominin dümenindeki bir diğer isim olan Mehmet Şimşek’in yeni dönemde kabinede yer almasına kesin gözüyle bakılırken, eski Maliye Müsteşarı Naci Ağbal ve eski Gümrük Müsteşarı Ziya Altunyaldız’ın ekonomi yönetiminde yer alacak yeni isimler olması bekleniyor. Ekonomi yönetiminin netleşmesinin ardından ekonomide atılacak bir diğer adım ise Merkez Bankası ve Para Politikası gibi finansal piyasalara yön veren kurumların yeniden yapılandırılması olacak.

Türkisches Parlament Wahl Parlamentspräsident
Ekonomi yönetimine yeni isimlerin gelmesi bekleniyorFotoğraf: picture alliance/AA/V. Furuncu

Saray ekibi mi, Babacan’ın ekibi mi?

Peki, yeni AKP hükümetinin ekonomide atacağı adımlar, küresel dalgalanmalardan çokça etkilenen Türkiye ekonomisini nasıl etkileyecek? DW Türkçe Servisi’ne konuşan uzmanlar, AKP'nin önümüzdeki 4 yıllık iktidarı döneminde bugüne kadar ertelenen makro ve mikro reformları hayata geçirmesi gerektiğinin önemine işaret ediyor. Dünyadaki likidite krizi, emtia fiyatlarındaki düşüş ve dolar dalgalanması nedeniyle ekonominin istikrarsız bir sürece girdiğine işaret eden uzmanlar, ekonomi yönetimi için belirlenecek isimlerde Erdoğan ve Davutoğlu arasında görüş farklılıkları yaşanabileceğine de işaret ediyor.

1 Kasım sonrasında ekonominin rotasına ilişkin en önemli konunun yeni ekonomi yönetiminin nasıl şekilleneceği olduğunu vurgulayan Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) Direktörü Prof. Dr. Seyfettin Gürsel, “Şu anda benim en çok merak ettiğim konu Erdoğan’a yakın isimlerle mi yoksa Babacan ile mi yola devam edileceği” diyor. AKP’nin ekonomi çizgisi konusunda bir yol ayrımına geldiğini dile getiren Prof. Gürsel, “Eğer Ali Babacan’ın vizyonu ile yola devam edilirse yapısal reformlar, dengeli büyüme, verimlilik artışı konusunda olumlu gelişmeler beklenebilir. Ancak Saray ekibinin ekonomi yönetimine hakim olması başka bir tablo çıkarabilir” değerlendirmesinde bulunuyor.

“Siyasi kriz çözülmeden ekonomide reform tutmaz”

Ekonomist Uğur Gürses ise ekonomi yönetimine kimin geleceğinden ziyade nelerin yapılacağının daha önemli olduğuna vurgu yapıyor. Kopenhag Kriterleri’nin sürekli gerisine düşen bir Türkiye’nin ekonomide ihtiyaç duyduğu yapısal reformları hayata geçirmesinin mümkün olmadığını dile getiren Gürses, “Yolsuzluklar mücadele, şeffaflık, kamu harcamalarına denetim gibi konularda ciddi adımlar atılmadıkça doğrudan yabancı sermayeyi gerektiği kadar çekmek de olası gözükmüyor. Seçimler sonuçlandı ama Türkiye’de siyasi kriz hala devam ediyor. Bu kriz sona ermeden yapılacak reformlarda kağıt üstüne kalmaya mahkum olur” diye konuşuyor.

“Bozulan yatırımcı algısı düzeltilmeli”

AKP’nin 1 Kasım zaferini olumlu karşılayan piyasalar açısından da ekonomide atılacak adımların hayati önemi var. Odeabank Ekonomik Araştırma ve Stratejik Planlama Müdür Şakir Turan, öncelikle yeni hükümetin Merkez Bankası'nın bağımsızlığı ile ilgili endişeleri azaltması gerektiğine işaret ediyor. Ayrıca mali disiplinin korunması, makro ihtiyati tedbirlerin gevşetilmesinde temkinli olunması gibi noktaların öne çıkması gerektiğini belirten Turan'a göre, piyasa oyuncuları yeni kabinenin bu hassasiyetleri gözetecek ve kredibilitesi yüksek isimlerden oluşmasını bekliyor. Son yıllarda ekonomideki en önemli sorunun ‘yatırımcı algısının bozulması’ olduğuna dikkat çeken Şakir Turan, “Yeni düzenleme, kanun, teşvik vs. gibi adımlardan belki de daha çok kararlılık ve inandırıcılık Türkiye’ye yönelik yatırımcı güvenini artırabilir. Yapısal reformlarla birlikte yatırımcı güveninin geri gelmesi ile Türkiye’nin hem küresel dalgalanmalardan daha az etkileneceğini hem de potansiyelini artırabileceğini düşünüyoruz” şeklinde konuşuyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Aram Ekin Duran / İstanbul