1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 1006 Iran Sanktionen UN

10 Haziran 2010

BM'nin yeni yaptırım kararı, İran'a geri adım attırabilir mi? DW’den Daniel Scheschkewitz’in yorumu:

https://p.dw.com/p/NmWX
Daniel ScheschkewitzFotoğraf: DW

"Yine yaptırım kararı alındı. Güvenlik Konseyi’nin kararı uyarınca, İran’ın diğer ülkelerden tank, savaş helikopteri ve roketatar sistemleri satın alması yasaklanıyor. Ayrıca seyahat kısıtlamaları ve malî yaptırımlar listesine de, nükleer program ile bağlantılı olduğu iddia edilen 40 kişi ve kuruluş daha ekleniyor. Yeni yaptırımlar ilk kez, ülkedeki rejimin önemli bir ayağı olan Devrim Muhafızları’nı da hedef alıyor.

Uluslararası topluluğun İran’ın nükleer programı konusunda somut adımlar atabilmesi takdire değer, ancak kararlaştırılan yaptırımların başarı şansı da bir o kadar şüpheli.

İran’ın nükleer programı yüzünden süren kriz kapsamında BM Güvenlik Konseyi daha önce de yaptırım kararları almış, ancak bu kararlar Tahran yönetiminin rotasında herhangi bir değişikliğe yol açmamıştı. Ne ekonomik ambargo, ne ABD Başkanı Obama’nın selefi Bush’un, dışarıdan destekli rejim değişikliği yönündeki imalı açıklamaları, ne de Avrupa Birliği’nin müzakere masasındaki çabaları, İran'ın tutumunu değiştirebildi.

Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, ülkesinde uranyum zenginleştirme çalışmalarını sürdürmekte kararlı ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın denetçilerine, ülkedeki nükleer tesislere sınırsız giriş izni vermiyor.

Şimdi baskı daha da artırılmış oldu. Yaptırımlar ile, zaten sıkıntı içindeki halk değil, rejimin temsilcileri ve rejimden kâr edenler hedef alınıyor. Yaptırımların içeriğine bakıldığında, İran'da mollaların yanı sıra özellikle ticaret burjuvasının da önemli bir güç faktörü olduğu görülebiliyor. Seyahat kısıtlamaları ve malî işlemlerin sınırlanması, ticaret dünyasının başını ağrıtabilecek önlemler. Tahran yönetimi ise, Güvenlik Konseyi’nden çıkan kararın ardından, nükleer programı konusundaki diyaloğu noktalama ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ile her türlü işbirliğine son verme tehdidinde bulunuyor.

Fakat yaptırımlar ancak konmuş olmak için değil de, uzun vadeli bir stratejinin parçasıysalar başarıya ulaşma şansına sahipler. Ancak şu anda ortada böyle bir strateji görünmüyor. Ülkenin ekonomik çıkarları için olumsuz sonuçları da olsa, dışarıdan siyasi baskıya boyun eğmemek, otoriter rejimlerin doğasında var. Ayrıca Tahran, Rusya ve Çin’in krizin daha da büyümesine hiç de sıcak bakmadığını biliyor. Başkan Obama’nın da, selefi Bush’un aksine, diplomatik baskıyı askeri eyleme dönüştürmeye pek eğilimli olmadığı açık. İsrail ile ABD arasında son dönemde yaşanan gerginlik gözönüne alındığında, Washington’ın, İran’ın nükleer tesislerine askeri operasyon düzenlemesi için İsrail'e yeşil ışık yakması olası değil.

Şu aralar Cumhurbaşkanı Ahmedinejad’ın başında yaptırımlardan da büyük bir sorun var. İran’da muhalif hareketin kanlı bir şekilde bastırılmasının birinci yıldönümüne birkaç gün kala, ülkede ölüm sessizliği hakim. Rejim, gelecekte de her tür eleştiriyi daha başından bastırmakta ve muhaliflerin sesinin duyulmasını önlemekte kararlı. Ancak yaptırımlar, ülkedeki demokratik güçlerin işine yaramıyor, zaten karar metninde de İran’daki insan haklarının durumu ile ilgili tek bir ibare bile bulunmuyor."

© Deutsche Welle Türkçe


Daniel Scheschkewitz / Çeviren: Aydın Üstünel

Editör: Beklan Kulaksızoğlu