1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Zirve'den neler bekleniyor?

17 Mayıs 2012

G8 ülkelerinin devlet ve hükümet başkanları Camp David'de uluslararası kriz konularını masaya yatıracak. Euro krizinin gölge düşürdüğü zirvenin anlamı ise şu günlerde daha çok sorgulanıyor.

https://p.dw.com/p/14wkf
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Dünyanın en güçlü ekonomilerinden oluşan Sekizler Grubu Zirvesi’nin bazı ilginç yanları olacak. Öncelikle çiçeği burnunda Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, ilk kez uluslararası arenada boy gösterecek.

Washington merkezli düşünce kuruluşu Council on Foreign Relations’tan uluslararası politika uzmanı Dr. Stewart M. Patrick, bu buluşmaya ilişkin şunları kaydediyor: “Hollande, Camp David’de tıpkı Almanya ziyaretinde de olduğu gibi, istenilenler dışında bir şey yapmaması için büyük bir baskıyla karşılaşacak. Yani çoktan müzakereleri yapılmış olan Avrupa Malî Paktı'na karşı bir hamlede bulunmaması için.”

Kısa sürede çok şey konuşulacak

Sosyalist Hollande’ın Büyüme Paktı talepleri ve Yunanistan’daki hükümet krizi, zirve boyunca gündemde olacak ve devlet ve hükümet başkanlarından bu konulara ilişkin açıklamalar beklenecek. Gerçi tüm zirve 24 saat bile sürmeyecek ancak görüşülecek konuların listesi bir hayli uzun: Afrika’daki gıda güvenliğinden, İran’ın tartışmalı nükleer programına, Afganistan’dan çekilme planlarından Suriye ve Kuzey Kore’ye karşı alınacak tutumlara ve iklimi korumaya kadar birçok konu masaya yatırılacak.

Zirveye ev sahipliği yapan ABD Başkanı Obama, İngiltere, Kanada, Fransa, Almanya, Rusya, İtalya ve Japonya’nın devlet ve hükümet başkanlarını ABD başkanlarının dinlenme tesisi Camp David’de ağırlayacak.

Putin Zirve'ye katılmıyor

Rusya’nın yeniden seçilen Devlet Başkanı Vladimir Putin ise Obama’nın davetine kendisi katılmayıp görev değiştirdiği Başbakan Medvedev’i gönderiyor. Bu da siyasî çevrelerde talihsizlik olarak değerlendiriliyor. Zira siyaset bilimci Patrick’e göre, Rusya, G8 kulübünde otomobilin beşinci lastiği olarak değerlendiriliyor. Patrick “Rusyasız bir G8 yani G7, demokratik anlamda ilerlemiş bir yapıya sahip, insan haklarına inanan ve küresel ekonomiye dair aşağı yukarı benzer fikirleri benimseyen, başka bir deyişle kafa dengi bir topluluğu simgeliyor” diye konuşuyor.

2002 – 2005 yılları arasında ABD dışişleri bakanlığında danışmanlık yapmış olan Patrick’e göre, Rusya ise daha çok otoriter çizgisi ile bilinen ve özellikle de İran ve Suriye konularında pek de güvenilemeyecek bir ortak. O nedenle zirvede İran’ın nükleer programı ile Suriye konularında herhangi bir ilerleme kaydedilmesi beklenmiyor.

Symbolbild G8- und Nato-Gipfel in den USA Mai 2012
Fotoğraf: picture-alliance/dpa


G8 Zirvesi'nin anlamı

İşte bu nedenle G8 buluşmasının anlamı son dönemde sık sık sorgulanır hale geldi. Zira bu 8 ülke dünya nüfusunun sadece yüzde 15'ini temsil ediyor ve dünya ekonomik hacminin de üçte ikisini elinde bulunduruyor. 1970’lerde petrol krizinin ortasında finansman ve ticarete dair koordinasyon konularını görüşmek üzere bir forum olarak ortaya çıkan zirvede, hâlihazırda ekonomik konular kadar politik konular da ağırlık teşkil ediyor. Brookings Enstitüsü’nden uluslararası politika uzmanı Bruce Jones, G8 grubunun gündemdeki konulara göre ileride daha da genişletilmesinin mümkün olduğunu düşünüyor. Zira nisan ayında G8 ülkelerinin dışişleri bakanlarının Washington’daki hazırlık toplantılarına Suriye konusunda görüşleri alınmak üzere Türkiye de davet edilmişti.

Bruce Jones, tüm bunların yanında Sekizler Grubu Zirvesi gibi buluşmaların, devlet ve hükümet başkanlarına hiçbir zorlamaya gerek kalmadan veya resmiyete dökmeden istedikleri konuları birbirleri ile rahatça görüşme fırsatı sunduğunu da sözlerine ekliyor.

© Deutsche Welle Türkçe


Christina Bergmann / Çeviri: Başak Demir


Editör: Başak Sezen