1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

230411 Syrien Assad

25 Nisan 2011

Suriye'deki gelişmeler tüm dünyada endişeyle izlenirken, görüşlerine başvurduğumuz uluslararası gözlemciler, uzun yıllardır biriken sorunların sadece Esad'ın gitmesiyle çözülmesinin zor olduğunu belirtiyorlar.

https://p.dw.com/p/113E1
Suriye'deki protestolara kan bulaştı
Suriye'deki protestolara kan bulaştıFotoğraf: picture alliance/abaca

Mart ayının ortalarından buyana gösteriler yapan Suriyeliler, daha fazla demokrasi ve kapsamlı reformlar talep ediyor. İlk başlarda pek fazla önemsenmeyen bu gösteriler, ülkenin dört bir yanına yayılmaya başlayınca Devlet Başkanı Beşar Esad da mart ayı sonunda televizyon ekranlarından halka seslendi. Esda, "Şu anda size olağanüstü koşullar altında hitap ediyorum. Meydana gelen olaylar, gerek ulusal birliğimiz gerekse yönetimimizin istikrarı açısından büyük bir imtihandır. Vatanımıza karşı sürekli komplolar geliştirildiğinden, böylesine imtihanlarla her an yeniden karlışabiliriz" şeklinde konuştu.

Herşey Banias kentindeki küçük bir gösteriyle başladı
Herşey Banias kentindeki küçük bir gösteriyle başladıFotoğraf: AP

Halkın sesine kulak vermek ve öz eleştiri yapmaktantansa gösterileri "komplo" olarak nitelendirmekte ısrar eden Esad'ın bu tutumu, protestoları daha da körükledi. Sonunda durumun ciddiyetini anlayan Beşar Esad, 1963 yılından beri yürürlükte olan olağanüstü hâl yasasını kaldırdı. Ancak bu adım da protestoları yatıştırmaya yetmedi.

'Esad yeterince cesur davranmadı'

Şam ve Berlin'de gazetecilik yapan Kristin Helberg, bunun nedenlerini şöyle özetliyor: "Daha hızlı ve kapsamlı reformları yapabilecek cesareti göstermesini umuyordum. Ne yazık ki Esad bunu yapamadı. Olağanüstü hâlin kaldırılması da gerilimi azaltmaya yetmedi. Zira muhalifler, gösteri düzenleyebilmek için şimdi resmî makamlardan izin almak zorunda. İçişleri Bakanlığı ise onlara bu izni vermiyor. Bu durumda protestolar hâlâ yasadaşı. Yani değişen hiçbirşey yok. Göstericilere, sanki azılı kanun kaçaklarıymış gibi şiddet uygulanmaya devam ediliyor."

Şam yönetimi, hâlihazırda cereyan eden olayların bir "silahlı isyan" olduğunu ve hükümet birliklerinin, mevcut yasalar çerçevesinde bu isyanı bastırmaya çalıştığını iddia ediyor. Her ne kadar bazı milletvekilleri, muhaliflere revâ görülen muameleyi protesto etmek için görevlerinden istifa etse de Devlet Başkanı Esad, devlet erkânının büyük bir bölümünün hâlâ desteğine sahip. Gerek ordu, gerekse gizli servis Esad'a kayıtsız şartsız bağlılıklarını ilan etti.

Suriye'de kimin sözü geçiyor?

Devlet Başkanı Esad, devlet erkânının büyük bir bölümünün hâlâ desteğine sahip
Devlet Başkanı Esad, devlet erkânının büyük bir bölümünün hâlâ desteğine sahipFotoğraf: dapd

Peki, bu durumda Suriye'de tek söz sahibi kişi Beşar Esad mı? Berlin'deki Modern Şarkiyat Araştırma Merkezi'nin Suriye uzmanı Thomas Pierret, bu soruyu kesin bir dille yanıtlıyor: "Hayır! Ve özellikle de kriz zamanlarında kontrol tek başına Esad'da değil. Bilhassa güvenlik birimlerinin üst düzey yöneticilerinin görüşlerini de dikkate almak zorunda. Protestoların bastırılmasında güvenlik ve istihbarat teşkilatlarına desteğine ihtiyaç duyuyor."

Beşar Esad aslında göz doktoru olmak isteyen ve yüksek öğreniminin bir bölümünü Londra'da yapan idealist bir gençti. Babası Hafız Esad'ın âni ölümü üzerine 11 yıl önce kendini bir anda Suriye Devlet Başkanı olarak bulan Beşar, halka köklü reform vaadinde bulunmuştu. Ancak zaman ilerledikçe reformdan ziyade ülkenin modernleştirilmesine ağırlık verdiği görüldü. Tabii bunda, devletin üst kademelerinde hâlâ babasının döneminden kalma "eski tüfeklerin" söz sahibi olması ve çoğunun, reform karşıtı tutumlarında ısrar etmesinin de payı var.

Bekle ve gör!

Ortadoğu uzmanı Michael Lüders
Ortadoğu uzmanı Michael LüdersFotoğraf: picture-alliance/ dpa

Suriye ve Yemen arasında büyük paralellikler gören Ortadoğu uzmanı Alman siyaset bilimci Michael Lüders, gerek Beşar Esad'ın gerekse görevini bir ay içinde bırakacağını açıklamasına rağmen Ali Abdullah Salih'in "bekle ve gör" politikası izlediklerini savunuyor. Lüders, "Kanaatimce gerek Yemen gerekse Suriye, özellikle Libya'daki savaşın seyrinin ne yönde olacağını bekleyip görmek istiyor. Eğer Kaddafi devrilirse o zaman Salih de gider. Ama Kaddafi kalırsa, o vakit hem Yemen hem de Suriye devlet başkanları zamana oynamaya çalışacaklardır" diyor.

Suriye'deki sürecin karmaşık oluşunun bir diğer nedeni de uluslararası kamuoyunun ortak bir strateji belirleyememesi. Türkiye, Rusya ve Çin, geçtiğimiz haftalarda Beşar Esad'a destek veren açıklamalarda bulunmuştu. ABD Başkanı Barack Obama ise güvenlik güçlerinin, göstericilere aşırı şiddet kullanmasını sert bir dille kınadı. Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle de Esad'a yaptığı çağrıda, kapsamlı siyasi reformlara gidilmesi, temel vatandaşlık ve insan hakları kurallarına da riayet edilmesini istedi. Ancak Batı'nın, Suriye üzerindeki ağırlığının son derece sınırlı olması nedeniyle, bu açıklamaların Şam yönetimi üzerinde fazla etkili olduğu söylenemez.

Unruhen in Syrien Flash-Galerie
Fotoğraf: dapd

© Deutsche Welle Türkçe

Diana Hodali / Murat Çelikkafa

Editör: Ayhan Şimşek