1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

240309 Baradei Porträt

Peter Philipp (Deutsche Welle) 26 Mart 2009

Birleşmiş Milletler’e bağlı Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu yeni başkanını seçiyor. 12 yıldır başkanlık görevini yürüten El Baradey’in yerine seçilecek isim İran nükleer krizi nedeniyle daha da büyük önem taşıyor

https://p.dw.com/p/HJiN
Mohamed ElBaradei headshot, as International Atomic Energy Agency Director General, over IAEA logo, partial graphicFotoğraf: AP

Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’na üye 35 ülkenin heyet başkanları Avusturya’nın başkenti Viyana’da yaptıkları toplantıda yeni başkan seçecek.

Üç dönemden bu yana kurumun başkanlığını yürüten Muhammed El Baradey, dördüncü kez aday olmak istemediğini açıklamıştı. Şu ana kadar, Japonya heyeti başkanı Yukiya Amano ile Güney Afrikalı meslektaşı Abdul Samey Minty bu göreve aday gösterildi.

Bugün yapılan üç tur oylamada daha fazla oy alan Amano, yeterli çoğunluğu ise sağlayamadı. Adayın 35 üyeden en az 24'ünün oyunu alması gerekiyordu. Oylamalara Cuma günü devam edilmesi bekleniyor.

Bush’la yıldızı hiç barışmadı

12 yıldır Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu Başkanlığı’nı yürüten El Baradey, görev süresi boyunca sık sık ABD yönetimiyle karşı karşıya gelmişti.

2003 yılında Irak savaşı öncesinde, Washington’un askeri bir harekât düzenlemesini engellemek ve öne sürülen nedenleri çürütmek için çaba gösteren isimlerin başında Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed El Baradey geliyordu.

El Baradey, selefi İsveçli Hans Blix ile birlikte Kurum’un denetçilerinin Irak’ın nükleer silah programı olduğu yönünde hiç bir kanıt bulamadığını vurguladı. Amerika Birleşik Devletleri eski Başkanı George Bush ise Kurum’un raporlarını dikkate almayarak, Irak’a askeri harekât düzenledi. Amerikalı yetkililer de Irak’ta ne nükleer, ne kimyasal, ne de biyolojik silah bulabildiler.

İran'a yönelik iddialar

Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu Başkanı El Baradey, bu tutumu sayesinde 2005 yılında Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldü. El Baradey, Irak’ta olduğu gibi İran konusunda da Bush’a karşı tutumunu sürdürerek, Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail’in Tahran’ın nükleer silah programı bulunduğuna ilişkin iddialarını doğrulamadı. El Baradey bunun yerine Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması’nın yeniden düzenlenmesi çağrısında bulundu.

Dünyada nükleer enerjiye duyulan ihtiyacın artabileceğini belirten El Baradey, bunun sadece barışçı amaçlarla kullanılacağının güvence altına alınması gerektiğini söyleyerek, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Reaktörlerin işletilebilmesi için nükleer yakıta olan ihtiyaç artacağı gibi bunların nakliyatının güvence altına alınması gerekecek. Bence, 1970 yılında yürürlüğe giren Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması’nı yeniden gözden geçirmek için çok uygun bir zaman ki bu antlaşmanın hedefi nükleer silahların olmadığı bir dünya yaratmaktı.”

Kurumda reform istiyor

El Baradey’in bu yöndeki açıklamaları da Washington’da memnuniyet yaratmadı. Hatta 1942 yılında Mısır’da doğan El Baradey’in eşinin İranlı olması dolayısıyla, Washington’un Tahran’a yönelik tavrını onaylamadığı ileri sürüldü. Bush’un Irak ve İran’a ilişkin tutumunu benimsemeyen El Baradey’in nükleer silahsızlanma hazırlıklarına başlayan Başkan Barack Obama ile anlaşabileceği düşünülebilir. El Baradey’e göre, bu Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun da öncelikleri arasında yer alıyor. El Baradey, “bizim eş zamanlı olarak, nükleer silahsızlanma, denetleme, nükleer maddelerden korunma ve bunların temini için uluslararası güvencenin sağlanması amacıyla çalışmamız gerekiyor” sözleri ile 1957 yılında kurulan Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun amaçlarını dile getiriyor.

O dönemdeki Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Dwight D. Eisenhover’ın ”barış için atom” sloganı ile oluşturulan Kurum, nükleer silahların yayılmasını engellemeyi, buna karşılık nükleer enerjinin barışçı ve insani amaçlar için kullanılmasını hedefliyordu. Ancak aradan geçen sürede Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu hantal bir kuruluşa dönüştü. Zira üye ülkelerin heyetleri, kararlarını hükümetlerinin talimatları doğrultusunda alıyorlar.

El Baradey ve birlikte çalıştığı uzmanlar da bu kararların gerçeklerden çok, bazı siyasi hesapları yansıttığının farkındaydı. Irak ve İran, bu kararların en çarpıcı örneği oldu.